DÜNYA

11 bin yıl önceyi yaşıyorlar, insan eti yeme alışkanlıkları var 

Abone Ol

Papua Ormanlarında 11 bin yıl önceki şartlarda yaşayan Korowai kabilesi, yaşam tarzları, sosyal gelenekleri, dini inançları ve insan eti yeme alışkanlıkları ile onlarca yıldır antropologların ve araştırmacıların ilgisini çekiyor.

Ormanların derinliklerinde bulunan yaşam alanlarına ulaşmanın zorluğu nedeniyle gelenekleri ve dünyaya bakış açıları yeterince araştırılmamış olsa da, uluslararası medyada haklarında çıkan bazı araştırmalarda yamyam olan son kavim şeklinde tanıtılmışlar.

Amerikalı antropolog tarafından keşfedildiler

Korowailer, ilk olarak 1974'te Amerikalı antropolog Peter Van Arsdale tarafından keşfedildi. O zamana kadar dünya Endonezya'nın Batı Papua bölgesindeki bu ormanda böyle bir kabilenin yaşadığını bilmiyordu ama daha da önemlisi kabile ormanlarının dışında bir dünya olduğundan habersizdi. Kabilenin reisi Papa Marcus'a “Endonezya'nın ne olduğunu biliyor musun?” diye sordum. "Beyaz tenli bazı insanlar gördüm. Neden böylesiniz diye sordum, biz Endonezyalıyız dediler. O zamandan beri Endonezya’nın var olduğunu biliyorum" diye yanıtladı. “Endonezya’nın dışında ne var?” diye sorduğumda ise, sadece “bilmiyorum” şeklinde omuzlarını silkmekle yetindi.

Korowailer hala en basit şekile yaşayan bir kavim. Avlanma dönemindeki (avlanma dönemi yaklaşık 11.000 ila 12.000 yıl önce sona erdi ve tarım dönemi başladı) gibi yaşıyorlar. Korowailer henüz tarım aşamasına gelmemiş ve günlük yaşamlarını sadece ormanda avlanıp yiyecek toplayarak sağlıyorlar. Yaptıkları tek tarım basit bahçeciliktir (Horticulture), bazen de olgunlaştıklarında ormandaki meyve ve sebzelerden yararlanıyorlar. Korowailer sadece köpek eti yemiyor. Ormandaki diğer her türden hayvanı, özellikle cassowary kuşlarını (deve şeklinde uçamayan bir kuş) ve domuzları avlayarak ve yerler.

Yarı göçebe bir kabile olan Korowailer, küçük aile birimleri (sadece birkaç kişi) şeklinde ormanın küçük bir bölümünü temizler ve yerleşim yeri olarak kullanırlar. Korowaileri tanınan özelliklerinden biri de 30 ila 40 metre yüksekliğindeki ağaçların üzerinde inşa ettikleri evleridir. Evlerini (Treehouses) ağaçların üzerine inşa etmelerinin arkasında ormanda yaşamanın bazı fizyolojik sebepleri ve gerekliliklerinin yanı sıra, bir de dini inanç vardır. Korowai inancına göre ormanda cinler ve saldırgan ruhlar bulunur, ağaçların tepelerinde insan bu ruhlardan korunur. 

Papua’da Korowailere ulaşım

Korowailer, Endonezya'nın kontrolündeki Batı Papua’da yaşıyor. Bölge gür ormanların derinliklerinde ve ulaşım yollarının olmadığı erişimin uzak olduğu bir bölge. Yedi havalimanı ve birkaç küçük uçakla yolculuk yaptıktan sonra ormanın içinde küçük bir havalimanına (Deka Havalimanı) ulaşmanız gerekiyor. Oradan öteye artık hiç araç yolu yok, ormandaki nehirleri tekneyle geçmeniz gerekiyor. Tekneyle bir günlük yolculuğun ardından ormandaki yaşamı terk eden bir grup kabile üyesi için inşa edilen bir köye ulaştık.

Endonezya nehir kenarında köy inşa etmiş

Endonezya hükümeti, kabile üyelerinin ormanı terk edip nehir kenarına yerleşmesi için 1992 yılında bu köyü inşa etti. Hükümet, bu durumu ormanda yaşamın zor olması ve hizmetlerden mahrum olmalarına bağlıyor ancak hükümetin çabalarının arkasında, bağımsızlık isteyen silahlı bir grubun üslerini ortadan kaldırmak da dahil başka nedenler var.

Korowailerin hayatı ve kültürü

Korowailer için yaşam, ölüm, güzellik, sanat, evlilik, kabile ve genel olarak dünya anlayışı modern dünyadan çok farklıdır. Hayatın en doğal halini yaşıyorlar. Tüm ihtiyaçlarını ormandaki ağaçlardan elde eder ve doğaya büyük saygı duyarlar.

Biz oradayken, gördükleri her naylon veya plastik parçalarını alıp yaktıklarına şahit olduk. Kendilerinin hiç plastik atığı yok. Yapraklardan ve ağaç gövdelerinden (giydikleri kadar) elbise yapıyorlar. Erkekler cinsel organlarının bir kısmını örtmek için sadece küçük bir yaprağı kıvırırlar ve ağaç gövdelerinden bir sırt çantası yaparlar. Sırt çantası da cep olarak kullanılabilecek büyüklüktedir. Özellikle ağaçların tepesine tırmanmak için çıkarken iki ellerine ihtiyaç duydukları için bıçak ve yaylarını bu sırt çantalarının içinden taşırlar. Kadınlar vücutlarının alt kısmını örtmek için ağaç gövdelerinden ve yapraklardan şallar yaparlar, ancak üst kısımlarını hiç örtmezler.

Çok eşlilik serbest ama yüksek çeyiz onları zorluyor

Kabile üyeleri yarı çıplaktır ama çıplaklık onlar için cinsel bir çağrışım değil. Erkekler kas gücü ve kişilik gücüyle kadınların dikkatini çekerken, kadınlar da özellikle yüz ve gözlerindeki dövmelerle dikkat çeker. Çok eşlilik Korowai kültürünün bir parçasıdır. Bir erkeğin birden fazla eşi olabilir ama bir kadının sadece bir eşi olur. Korowailer arasında çok eşliliğe onay verilse de kabile üyeleri, birçok Korowai erkeğinin yüksek çeyiz nedeniyle yalnızca bir eşi olduğunu söyledi.

Bir erkeğin evlenebilmesi için kadının evine çeyiz olarak üç ila beş domuz vermesi gerekiyor. Bu Korowailer için yüksek bir bedel. Papa Marcus eşi ile üç domuz ve 20 köpeğin patisinden yapılan bilezik karşılığında evlenmiş. Erkekler 20'li yaşların başında evliliğe başlar, ancak kadınlar ergenliğe ilk girdiklerinde evlenebilir. Bir kadının eşi ölürse erkeğin kardeşi onunla evlenir ve çocuklarının bakımını üstlenir. Toprak ve kadın erkeklerin mülkiyetindedir ve kabilenin kendi arasında (özellikle geçmişte) kavgalar da genellikle toprak (ormandaki kaynaklar) ve kadınlar yüzünden yaşanmış.

Korowailerin yaşadığı yurt altın madeni açısından zengin bir bölge ve Endonezya'nın diğer bölgelerinden şirketler altın bulmak için buraya gelir. Ama Korowai kültüründe köpek patileri altından çok daha değerlidir. Papa Marcus, kabilenin o bölümünün lideri. Ormanın geniş bir bölümü onun kontrolü altında. Ormanın o kısmından geçen veya kullanmak isteyenler onun rızasını almak zorundadır. Aksi halde bu kabilesine saldırı sayılır.

Korowai dili, Güneydoğu Papuan dil ailesine veya Avio-Dumute dil ailesine aittir. Hollandalı bir misyoner, Korowai dili hakkında bir sözlük ve dilbilgisi kitabı oluşturdu, ancak dil bugün yaklaşık 3 bin üyesi olan sadece bir kabile tarafından konuşulan bir dil. Korowaice dünyada nesli tükenmekte diler arasında yer alıyor ve resmi verilere göre dünya çapında, kabile üyeleri ve dili öğrenmiş diğerleri de dahil olmak üzere yalnızca 3 bin 500 kişi bu dili konuşabiliyor.

Korowailerin dini dünya görüşü, yaratık, cin ve kötü ruh veya onların "Hahwa" dedikleri şeylerle doludur. Korowailer tek bir Tanrının varlığına inanırlar. Dünyayı yaratan ve adı Gimgi olan bir tanrı. Korowailere göre tüm canlılar ya Gimgi’den gelmiştir veya ona boyun eğerler. Ancak sosyal ve dini hayatlarını en çok düzenleyen inanç “Donaydon”dur. Bu inanca göre tüm insanlar öldüklerinde tek bir yere gider ve sonra ormana dönerler. Akrabalar ölen kişinin ruhunun ormana dönmesini veya yeni bir çocuk olarak kabile içinde yeniden doğmasını isteyebilirler. 

Korowailerin inancında atalarına ve kültürlerine saygı çok önemlidir. Atalar, kabile üyelerinin iyi birer insan olmalarını ve kültürlerinden sapmamalarını isterler. Kültürlerinden saparlarsa, örneğin modern giysiler giyerler veya modern eşyalar kullanırlarsa, ataları öfkelenir ve sapkınlara eziyet etmek için ormana kötü ruh gönderebilir. Kötü ruhların ormanın dibinde aşağıda kaldığına inandıkları için Korowailer evlerini onlarca metre yükseklikteki ağaçların üzerine inşa ederler. 

İnsan eti yeme alışkanlığı

Bazı araştırmalara ve basında çıkan haberlere göre, Korowialer insan eti yiyen son kabile ve hala ormanın derinliklerinde böyle bir gelenek var. Bu konunun gerçekliğine dair bazı şüpheler olsa da 2000'li yıllarda birçok Batılı medya ve gazeteci, insan eti yiyen Korowilerin hikayesini dünya gündemine taşıdı. Korowailer, bir kişinin bedeni “Hahwa” tarafından kaçırılırsa artık bir daha o kişinin kendisi olmadığına ve sadece bedenen ormanda kaldığına inanırlar. Bu nedenle o kişiyi öldürülmeyi bir insanı öldürmek olarak değil, Hahwa’nın öldürülmesi ve geldiği yere geri gönderilmesi olarak görürler. Ölen kişinin etini yemeyi de Hahwa’yı gönderildiği yere geri döndürmenin bir yolu olarak görüyorlar. 

Son yıllarda, hükümetin başka bir insanı öldüren ve yiyen kişileri tutuklanması ve tehditleri, kabilenin görüşlerini bir miktar değiştirdi. Kabile reislerine ve diğer üyelerine “Hahwa” olan bir insanı yemenin nasıl bir şey olduğunu sordum. Peder Marcus hayatında hahwa yiyen birini hiç görmediğini söyledi. Kabilenin diğer üyeleri de hahwa’dan bahsettiğimde çok korkup bunun doğru olmadığını söyleyerek konuyu değiştirmemi istediler. (Rudaw)