Nazmi Kahraman / Özel Haber
Anavatanı Kuzeydoğu Afrika olanla kına Kuzey Afrika, Hindistan, Pakistan ve Seylan gibi ülkelerde yetiştiriliyor.
Evlenecek çiftlerin düğün öncesi düzenledikleri ve daha çok gelin, damat ve yakınlarının avuç içlerine uyguladıkları kınanın tarihi oldukça eskiye dayanıyor. Beş bini aşkın bir tarihi olan kına Antik Mısır'da mumyaların tırnakları ve sargılarının boyanmasında kullanılıyordu. Bilinen en eski kullanım şekli olan kına kullanımı günümüze kadar çeşitli safhalardan geçti.
Tarihte bir çok medeniyet tarafından kozmetik ve tıp alanlarında da kullanılan kına, Ortadoğu toplumunda düğün ve normal yaşamda sıkça kullanılan bir bitki.
KINA NASIL ELDE EDİLİR
Kına, lawsonia inermis adlı bitkinin yapraklarından elde ediliyor. Kına bu yaprakların kurutulup dövülmesiyle elde edilen kök boyagiller familyasındandır.
Ellerin yanı sıra saç boyamakta da kullanılan kına uygulandığında kahverengi ve siyaha yakın bir renk görünümünde olur.
SAĞLIK AÇISINDAN KINA
Birinci yüzyılda yaşamış olan Romalı yazar Plinius, kına çiçeğinden çıkarılan yağın mideye ve uykusuzluğa iyi geldiğini, kına yaprakları ezmesinin baştaki ve ağızdaki yaraları iyileştirdiğini, kına çiçeği tozu ile sirkeli karışımın baş ağrısını geçirdiğini belirtir.
Kınayla hazırlanan karışımın şişkinlik ve iltihabı giderdiğini, dekoksiyonunun ise yüzeysel yanıkları iyileştirdiğini yazar. Kına ağız yoluyla alındığında bağırsak kurtlarının vücuttan atılması tedavisinde de kullanılmıştır.
Yapraklarının dövülmesiyle elde edilen toz kınanın su ile seyreltilmesiyle elde edilen karışım, Ortadoğu kültüründe kadın ve erkekler tarafından yüzyıllardır kozmetik amaçlarla kullanılagelmektedir.