Cildinizi parlak tutmanın yolları

Korku, endişe ve heyecana karşı tepki gösteren, duygusal ve fiziksel etkileşimlerde yanımızda yer alan, onunla dokunup hissettiğimiz, biricik derimiz (cildimiz) ve onun sağlığı hakkında konuşmanın tam vakti!

Abone Ol

Doğa ile çatışarak değil, uyumlanarak güzelleşen canlılar olarak bedenimizi, cildimizi, zihnimizi uyandırmanın en harika zamanıdır ilkbahar.

Hadi gelin, çevre ile aramızda bariyer oluşturan, içimizi dışımızı kaplayan bu muazzam tabakayı biraz keşfe çıkalım!

Bizim için neler yaptığına durup da bir baksak, derimize karşı hırçınlıklarımızdan, duyarsızlığımızdan mahcubiyet duyacağız muhtemelen.

Vücudumuzda yaklaşık olarak 1.75-2.0 m²  alanı kaplayarak yapısında bulundurduğu sinir uçlarıyla sıcaklık, acı, ağrıya karşı duyarlılık sağlıyor.

Vücut ısısı düzenindeki göreviyle su kaybımızı kontrol ediyor. Günde yaklaşık olarak 350 ml suyu deri yoluyla fark etmeksizin kaybederiz ve bunun yaklaşık 100 ml kadarı normal, deri solunumuyla gerçekleşir.

İmmün sistemin ayrılmaz bir parçası olarak çeşitli organizmalara karşı seçici davranıp koruyucu etkinlik gösteriyor.

D vitamini ve kolesterol sentezini sağlıyor.

Ter bezleri aracılığıyla solunum yapmakla beraber zararlı maddeleri de vücudumuzdan uzaklaştırıyor.

Sağlıklı bir deri; yüzeysel yapısı düzgün, rengi normal, hafif nemli ve esnektir. Ter ile sebum üretiminden dolayı kendine özgü bir kokudadır. Ancak cildimizin doğal yapısı; beslenme bozuklukları, ultraviyole ışınları, serbest radikaller, zehirli maddeler gibi çeşitli etkenlerden dolayı bozulmalar yaşayabilmektedir. 

Cilt sağlığında; immün sistem, hormonal denge, genetik yatkınlık, stres gibi unsurların önemi ise oldukça büyük…

Cilt sağlığının vücudun içten gelen, bilhassa beslenmeyle ilintili, sorunları gösterebildiği savunulmaktadır. Doğrudan cilt sağlığı ile ilişkili olan çeşitli vitaminler, mineraller ve bazı elzem besinler ise bu duruma örnek olarak gösterilir. 

Bunun yanı sıra malnütrisyon (yetersiz-kötü beslenme) durumundaki bireylerde görülen cilt sorunları da tipik örnekler arasındadır.

Cilt sağlığıyla doğrudan ilişkili besin ögeleri:

Proteinin yetersiz alınması durumunda; kuru, çatlak, elastikiyetini kaybetmiş deri oluşur.

Yağlar: Uzun süreli az alımları egzama, fazla yağ kaybı ise idiopatik steatore ile ilişkilidir.

A vitamini: Epitel dokunun oluşması, farklılaşması ve cilt sağlığının devamında önemlidir. Yetersizliğinde; deri lezyonlarının oluşumuna, kuruluk, çatlaklık, kanama ve saç kaybına rastlanılır.

D vitamini: Deriye ait bağışıklık sisteminin işlenmesinde B ve T hücrelerindeki etkinliğinden dolayı önemlidir.

K vitamini: Mekanik etkenlerle ortaya çıkan cilt yaralanmalarında kanamanın durmasını sağladığı gibi yaraların iyileşmesini de hızlandırır.

C vitamini: Kılcal damar çeperlerinin dayanıklılığını arttırmasından dolayı kanamaları, vurma ve çarpmadan kaynaklı yaraları önlemekte, cilt yüzeyinin düzgünlüğünü sağlamaktadır.

Bakır: Çinko ve c vitamini ile beraber cildi alttan destekleyen lifler ve elastinin gelişimine yardımcı olur.

Çinko: İmmün sistemdeki etkinliğinden dolayı yetersizliğinde deri lezyonları hemen kendini gösterir. Yetersizliğinin çeşitli dermatitlere, egzamaya, diyareye, saç dökülmesine, tırnak gelişiminin normal olmamasına yol açtığı görülmektedir.

Selenyum: Hücreleri oksidatif strese karşı korur. İşlevini genellikle E vitamini ile sinerjetik olarak gerçekleştirir.