Rehber Tv’de değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Bozulan kardeşliği yeniden tesis etmek gerekir. Bunun yolu da bellidir. Adalet temelinde sorunlarımızı çözeceğiz. Şu anda silahın olması, şiddetin devam ediyor olması aslında sorunun çözümünün önündeki bir engeldir. Bu engel bertaraf edilirse inanıyoruz ki sorun daha kolay çözülür.” dedi.

Malazgirt Zaferi’nin yıldönümü etkinliklerinde Ahlat’ta çekilen bir fotoğrafta kendisi ile MHP Lideri Bahçeli’nin yan yana aynı karede olmasını eleştirenlerin 1 Ekimde TBMM açılışında tokalaşmak için arka sıralardan gelip Bahçeli ile tokalaşmak için eğildiklerini tüm kamuoyunun gördüğünü belirten Yapıcıoğlu, son günlerde siyasetin birinci gündemi olan adı konulmamış yeni süreç ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Bahçeli’nin Öcalan ve DEM Parti mesajları ve Dem Parti ile CHP çevrelerinden yapılan açıklamaları hatırlatan Yapıcıoğlu, “Bu sürecin uzun süredir çalışılmaya başlandığı şeklinde bir tablo çıkıyor ortaya. ‘Umut hakkı’ ile ilgili olarak benzer ifadelerin geçtiği Meclis Başkanlığı’na sunulan çok sayıda kanun teklifi basına da yansıdı. Bunların hepsini DEM milletvekilleri sunmuş“dedi.

Yapıcıoğlu, danışıklı dövüş imasında bulundu. HÜDA-PAR Genel Başkanı şöyle dedi:

“İki ihtimal var. Ya bu kanun teklifleri verildiği için o kanun tekliflerinden haberdar olan MHP, o konuşmanın içerisine umut hakkını da yerleştirdi. Ya da devam eden süreçten haberdar olan ya da bir şekilde haberdar edilen DEM milletvekilleri bu süreçle alakalı olarak böyle bir kanun teklifi verdiler. Devletin ilgili yerlerinde bu sorunun nasıl çözülmesi gerektiği konusunda demek ki uzun bir süredir yeniden bir çalışma, bir zemin hazırlama çalışmalarının var olduğu anlaşılıyor.”

Kürtlerin de bu devletin asli kurucu unsurlarındandır, bu devletin sahipleri olduğunu belirten Yapıcıoğlu, Yapıcıoğlu, “Bizim dedelerimiz birlikte bu memleketi savundular, beraber savaştılar ve birlikte yeni bir devlet kurdular. Ama o devletin kuruluşundan sonra bir inkâr, asimilasyon, ret ve imha yaklaşımıyla Kürt meselesi büyütüldü. Bu çok ciddi bir sorun haline geldi. Çok ciddi acılar yaşandı. Bu sorunların büyümesinin müsebbibi CHP zihniyetiydi, çünkü o dönemde oldu” şeklinde konuştu.

Hem Bahçeli'nin söylemi hem de CHP’nin bu noktaya gelmiş olmasının önemli olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, şöyle devam etti:

“Evet, Kürtler bu devletin sahibidirler. Devleti birlikte kurdular. Ama devlet kurulduktan sonra çok ciddi sorunlar yaşandı. Şu anda kimse Kürtlerin kimliğini belki inkâr etmiyor ama bu sorunun temelinde Kürtlerin varlığının, kimliklerinin, dillerinin, örflerin, tarihlerinin, her şeylerin inkâr edilmesi vardı. İnkâr bir tarafa gitti ama atılması gereken adımlar var. Eşit vatandaşlık temelinde sadece Kürtlerin değil burada yaşayan herkesin kanun önünde eşit olması, herkesin kendi kimliğini yaşayabilmesi, herkesin kendini gerçekleştirebilmesi, herkesin kendi dilini konuşabilmesi, öğrenebilmesi…”

“ÖNCEKİ ÇÖZÜM SÜRECİNDE BARİZ HATALAR YAPILDI”

Akamete uğrayan çözüm sürecinin başından bu yana niyet ve bu niyette samimilik iradesi varsa bu meselenin çözülmesinin çok zor olmadığını anlatan Yapıcıoğlu, “Adına çözüm süreci denilen süreçte çok ciddi, bariz hatalar yapıldı. Bu hatalardan dolayı o süreç akamete uğradı. Daha doğrusu istenen sonucu vermedi, ‘usul esasa takaddüm eder’ kaidesi gereğince usul iyi belirlenmediği için süreç başarıya ulaşamadı” ifadesinde bulundu.

“SİLAHIN VARLIĞI, SORUNUN ÇÖZÜMÜNÜN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELDİR”

Sorunun sadece belli bir bölgenin ya da belli bir etnik kimliğe mensup insanların değil bütün memleketin sorunu olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Eğer sorun sadece asayiş sorunu ve bundan kaynaklı kısmen de bölgesel geri kalmışlık sorunu olarak isimlendiriliyorsa, isimlendirme yanlıştır. Eğer mesele iyi tasnif edilemezse, doğru bir teşhis koyulamazsa doğru tedavi de uygulanamaz. Bunlar sorunun sadece bir parçası ama bundan ayrı olarak bir sorun daha var. Bozulan kardeşlik meselesi… Bozulan kardeşliği yeniden tesis etmek gerekir. Bunun yolu da bellidir. Adalet temelinde sorunlarımızı çözeceğiz. Şu anda silahın olması, şiddetin devam ediyor olması aslında sorunun çözümünün önündeki bir engeldir. Bu engel bertaraf edilirse inanıyoruz ki sorun daha kolay çözülür. Ama elinde silah olanlar tam tersini düşünüyorlar. Elinde silah olanlar diyorlar ki ‘bizim silahımız bu sorunun çözümünü garantisidir. Silah olmazsa kimse çözümü de konuşmaz. Hatta silah olmaza çözüm de olmaz. Eğer biz silahımızı bırakırsak bugünden çok daha kötü zamanlar yaşayacağız. Çok daha kötü bir duruma geleceğiz.’ diye bir iddiada bulunuyorlar. Biz buna katılmıyoruz. Biz diyoruz ki silahın varlığı, şiddete başvurma sorunun çözümünün önündeki engeldir. Çünkü bu sorun sadece bir tarafın ‘evet’ demesiyle, bir tarafın adım atmasıyla çözülecek bir sorun değildir. “