HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, partisinin Eğitim İşleri Başkanlığı tarafından “Dilimi Konuşuyor İnancımı Yaşıyorum” temasıyla düzenlenen panelde konuştu.
Yapıcıoğlu, kalbi bu memleketin iyiliği için çarpan herkesi, dil özgürlüğünün önündeki anayasal ve yasal bütün engelleri kaldırmaya, dil özgürlüğü için anayasal ve yasal düzenlemeler yapmaya davet etti.
Konuşmasına katılımcıları Kürtçe, Türkçe, Zazaca ve Arapça selamlayarak başlayan Yapıcıoğlu, “İslam, farklı dil ve renklerdeki halkların buluştuğu medeniyettir.” dedi. İslam medeniyetinin Farsça ve Kürtçe gibi bir çok dilin gelişmesi için imkanlar oluşturduğuna dikkat çeken Yapıcıoğlu, “İslam medeniyeti, Hz. Ömer zamanında Farslar, Kürtler gibi farklı kavimlere açıldığında, bu dillerin gelişmesi için imkânlar oluşturmuştur. Nitekim Kürtçe gibi İslamiyet'ten önce yazılı eserlerden mahrum bırakılan bir dil, İslamiyet'le beraber edebiyat dili haline gelmiştir ve bu dilden, Melayê Bateyî, Melayê Cezerî, Feqîyê Teyran, Ahmedê Xanî, Şeyh Abdurrahmanê Aktepî, Seyyid Aliyê Fındıkî, Seyyid Kadriyê Cezerî gibi büyük üstatlar yetişmiş ve muazzam eserler vermişlerdir.” şeklinde konuştu.
Medreselerde yüzyıllar boyunca Kürtçe ders verildiğini ve aynı zamanda Kürtçenin geliştirildiğini belirten Yapıcıoğlu, dil yasağının diğer pek çok sorun gibi, Batı kaynaklı ırkçılığın ve ulus devlet anlayışının zuhuruyla ortaya çıkmış bir yasak olduğunu savundu.
Yapıcıoğlu, şöyle dedi:
“Nitekim bölme, parçalama ve ayrışma amaçlı fikir ve eylemlerin yayılmasında dil yasağının etkisinin bulunduğu açıktır. Öyleyse dil yasağı, kimilerinin zannettiği gibi birliğimizin garantisi millî bir uygulama değil; aksine, birliğimizi bozan bir dayatmadır. Biz meseleye böyle bakıyoruz ve doğru baktığımızdan eminiz. Halkın dil yasağı konusunda bir talebi de yoktur. Aksine, bu ülkenin aziz halkı, kendisine tanınan hakkın, kardeşine de tanınmasından yanadır. Halkımız geniş gönüllüdür, inançlıdır ve İslam medeniyetinin yüceliğini özümsemiştir. Bunun için dil yasağını tanımamaktadır ve bundan da mustariptir. Gelin, el ele, omuz omuza verip bu yöndeki yasaklara ve kısıtlamalara son verelim. Dil özgürlüğü, dil çeşitliliği, bu ülkeyi geri götürmez; aksine, aidiyet duygusunu güçlendirerek bizi selamete kavuşturur. Huzur ve selamete hepimizin ihtiyacı vardır.”