Depresyon ve beslenme ilişkisi

Abone Ol

Tanımlanması Hipokrat dönemine kadar uzanan depresyon son zamanlarda toplumda sık görülmeye başlandı. Depresyonun temelinde; kişinin daha önceden isteyerek, severek yaptığı günlük eylemlere karşı isteksizlik duyması ve yaşamdan zevk alamaması yer alır. 

Depresyon, günümüzde yüksek prevelansa sahip önemli bir halk sorunu olmakla beraber Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre de en sık görülen hastalıklar listesinde dördüncü sırada yer alıyor.

Beslenme fizyolojik olduğu kadar, sosyolojik ve psikolojik de bir olgudur. Beslenmenin insan psikolojisi, insan psikolojisinin de beslenme alışkanlıkları üzerine etkilerine dair çeşitli çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmalardan biri de depresyon ve beslenme ilişkisidir.

DEPRESYON VE OMEGA3 ETKİSİ

2014 yılına ait bir meta analizde; anti-inflamatuar ve kalp sağlığını koruyucu özellik göstererek kardiyovasküler hastalıkları önlemeye yardımcı EPA ve DHA omega-3 yağ asitlerinin depresyon gibi mental hastalıklar üzerinde terapotik etkiye sahip olduğu bildirilmiştir.

DEPRESYON VE D VİTAMİNİ ETKİSİ

Son yıllarda yapılan çalışmalar D vitamininin de depresyonla ilişkili olabileceğine işaret etmektedir. Depresyonu olan bireylerde serum D vitamini düzeyinin düşük olduğuna işaret eden çokça epidemiyolojik çalışma mevcuttur ve farklı ölçekler uygulanarak depresyon varlığı saptanmış gruplarda bu ilişki gösterilmiştir.

D vitamini reseptörlerinin (VDR) beynin depresyonla ilişkili olabilecek bölgelerinde bulunması da D vitamininin depresyonun etiyolojisinde rol alabileceği tezini güçlendirmiştir.

B12'NİN İYİLEŞTİRME ETKİSİ

B12 vitamini eksikliği ve depresyon arasındaki ilişkiyi inceleyen ve 140 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada, 3 aylık B12 vitamin takviyesinin depresyon semptomlarını iyileştirdiği gözlenmemiştir. Folat ve B12 üzerine yapılan bir başka çalışma, hafif depresyonun B12 ve folat eksikliği ile ilişkisi bulunmadığını, ancak ağır depresyonla güçlü ilişkisi bulunduğunu göstermektedir.

Bir meta-analiz sonucuna göre ise yaşlılarda düşük folat ve B12 serum düzeyleri ile depresyonun ilişkili olduğu saptanmıştır.

FAKİR DİYET DEPRESYON RİSKİNİ ARTIRIYOR

Güçlü bir bağışıklık sistemi için önemli bir rol oynayan bağırsak mikrobiyotası; metabolik  hastalıklar, obezite, diyabet ile ilişkili olmakla beraber şizofreni, anksiyete ve depresyon gibi nöropsikiyatrik sorunlar ile de ilintilidir. 2015 senesinde beyin-bağırsak arasındaki ilişkinin depresyon ile bağının ele alındığı bir makalede; yetersiz ve besin ögelerinden fakir diyetin depresyon riskini arttırdığı, dengeli ve yeterli bir diyetin ise bu riski düşürdüğü saptanmıştır. 

Sağlıklı ve dengeli beslenerek ve prebiyotik özelliği olan besinlerin tüketimi ile bağırsak mikrobiyotasının korunmasının, depresyonu önleyici ve tedavi edici özelliği olduğu sonucuna varılmıştır.

Tüm bu bulgular ışığında beslenme ve psikoloji üzerine daha pek çok çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtmekte fayda var. Yine de bedenimizi gözlemlerken ve bu olağanüstü yapıyı anlamaya çalışırken, edinilen her bilgi çok kıymetli. Umarım vücudunuzu anlama, ondan optimum düzeyde yararlanma yolculuğunda bu bilgiler size katkı sunar.