Dicle Üniversitesi, geçmişteki birikimini tüketmiş ve eski etkinliğini kaybetmiş durumda. Oysa üniversiteler, her alanda bölgesel kalkınmanın lokomotifleridir ve bölgesel kalkınma, ülkenin genel kalkınmasında da önemli rol oynar.
Bu bağlamda, Dicle Üniversitesi'nin bilimsel çalışmalarda yeterliliğini giderek kaybetmesi, üniversitenin bölgesel ve ulusal rolünü yitirdiğinin en önemli göstergesidir.
Geçtiğimiz günlerde açıklanan İngiltere merkezli Times Higher Education'ın (THE) 2024 yılı Dünya Genç Üniversiteler sıralamasında, köklü bir üniversite olan Dicle Üniversitesi yer almadı.
Türkiye'den 58 üniversitenin yer aldığı bu listede, Diyarbakır'dan sonra kurulan birçok üniversitenin bulunması, Dicle Üniversitesi için hiç de iyi bir görünüm sergilemedi.
Bu yıl 50. kuruluş yıl dönümünü kutlayan ve 40 bini aşkın öğrencisi, 6 bin çalışanı olan üniversitenin bu durumu, ciddi bir sorgulamayı gerektiriyor.
Sık sık köklü üniversite olmanın övüncünü yaşayan Dicle Üniversitesi, kendisinden sonra kurulan üniversitelerin bile gerisinde kalmasını nasıl değerlendirecek?
Ya da bu durumu değerlendirecek mi? Neden geri kaldığının bir muhasebesini yapacak mı? Deyim yerindeyse, şapkayı önüne koyacak mı?
Üniversitelerin üç temel işlevi vardır: eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve toplum hizmetleri.
Toplumsal gelişimin merkezinde yer alan üniversiteler, yerel, bölgesel ve küresel olarak toplumların sosyal ve ekonomik refahı için yaşamsal bilgiyi yaratır, korur ve yayar.
En üst seviyede eğitim verilen, araştırma yapılan ve bilgi üretilen kurumlar olması nedeniyle üniversiteler, toplumda önemli ve saygın bir yere sahiptir.
Dicle Üniversitesi, liyakati bıraktığı için mi bu hale geldi, yoksa başka nedenler mi var? Bu sorunun cevabı, üniversitenin geleceği için hayati önem taşıyor.
Diyarbakır'ın yanı sıra bölge üniversitesi konumunda olduğunu sıkça dile getiren Dicle Üniversitesi, kendi içinde ciddi bir değerlendirme yapmalı ve geçmişteki etkinliğini yeniden kazanmanın yollarını aramalıdır.
Umarız, Dicle Üniversitesi bu soruları ciddiye alır ve kendisini yeniden bölgesel kalkınmanın lokomotifi haline getirecek adımlar atar.
Aksi halde, bir zamanlar parlayan bu yıldız, tabelasıyla anılan sıradan bir üniversite olarak kalmaya mahkum olacaktır.