Diyarbakır Surlarının doğu, batı, kuzey ve Güneyinde yer alan kapıların neden bu adları aldığını biliyor musunuz?
Diyarbakır’ın surları, yalnızca şehri koruyan bir yapı değil, aynı zamanda tarih boyunca şehrin kimliğini şekillendiren unsurlar arasında yer alır.
Surların üzerinde yer alan dört ana kapı, bulundukları coğrafi konum ve açıldıkları güzergâhlara göre isimlendirilmiştir. Peki, bu kapılara neden bu adlar verilmiş? Gelin, bu isimlerin ardındaki tarihî ve coğrafi bağlara yakından bakalım.
HARPUT KAPISI: KUZEYİN GÖZDESİ
Kuzeyde yer alan Harput Kapısı, adını Elazığ’a bağlı Harput’tan alır. Harput, tarih boyunca Fırat Nehri’ne ve Doğu Anadolu’nun iç kesimlerine açılan bir geçit niteliğindeydi.
Bu kapı, hem Harput’a hem de Fırat’a açılan bir yol olduğu için bu adı taşır. Ayrıca, Harput’un Diyarbakır ile olan ticari ve kültürel bağlantıları da bu isimlendirmede etkili olmuştur.
URFAKAPI: BATIYA AÇILAN KAPI
Batıda yer alan Urfa Kapı, adını Şanlıurfa’dan alır. Bu kapı, Diyarbakır’dan Urfa’ya ve oradan da Kuzey Suriye’ye ulaşan yolun başlangıç noktasıdır.
Urfa, tarihte önemli bir ticaret ve inanç merkezi olarak bilinir. Bu nedenle, batıya açılan bu kapı, Urfa’ya giden yolun ilk adımı olarak adlandırılmıştır.
MARDİN KAPI: MEZOPOTAMYA'YA AÇILAN YOL
Güneyde yer alan Mardin Kapı, Mezopotamya’nın zengin topraklarına açılan bir kapıdır.
Mardin’e, oradan da Mezopotamya’ya giden bu yol, tarihte bölgenin en önemli ticaret yollarından biri olmuştur.
Mezopotamya, medeniyetin beşiği olarak kabul edilen bir coğrafya olduğundan, bu kapı da güneyin zenginliğine işaret eder.
YENİ KAPI: DOĞUNUN YENİ UMUDU
Doğuda yer alan Yeni Kapı ise, diğer kapılara göre daha modern bir yapıdadır. Tarihte belirli bir yerleşim yerine açılmayan bu kapı, adını ''yeni'' olmasından alır ve doğuya açılan bir umut kapısı olarak görülür.
SURLARIN KRONOLOJİK GİZEMİ
Surların yapısında kullanılan bazalt taşlar ve opus caementicum, Roma döneminden kalma bir teknik olarak dikkati çeker. Ancak, surların kronolojik gelişimi konusunda hala bilinmezlikler mevcuttur.
Bu yapıların nasıl ve ne zaman inşa edildiği tam olarak çözülememiştir. Bu belirsizlik, surların tarihî dokusuna ayrı bir gizem katar.
KAYNAK: Diyarbakır Tanıtma, Kültür ve Yardımlaşma Vakfı