Nazmi Kahraman
Diyarbakır Kayapınar'daki gençlik merkezinden parkların duvarlarına kadar, şehir adeta bir deftere dönüşmüş durumda.
Duvarlara yazılanlar, adeta kentin gizli günlüğünü yansıtırcasına. Üzerine yazılan her kelime, bir fısıltı gibi yankılanıyor. Aşk ilanları, isyanlar, şiirler ve hatta küfürler... Bu duvar yazıları, sadece birer karalama değil, aynı zamanda Diyarbakır'ın nabzını tutan birer ayna.
DUVAR YAZILARI NE ANLATIYOR?
Peki, bu yazılar bize ne anlatıyor? Bir toplumun içinde bulunduğu durumu, ekonomik sıkıntılarını, siyasi görüşlerini, hatta bireylerin en derin duygularını... Duvarlar, şehirlerin unutulmuş hafızaları gibi. Üzerlerine yazılan her şey, o anın ruhunu yansıtıyor.
GRAFFİTİ: SANAT MI, VANDALİZM Mİ?
Duvar yazılarının bir sanat mı yoksa vandalizm mi olduğu yıllardır tartışılan bir konu. Kimileri için bu, özgür bir ifade biçimi, kimileri için ise kamu malına verilen zarar. Ancak şunu unutmamak gerek ki, graffiti sadece bir sprey boya ve bir duvar değil. Bu, bir kültür, bir hareket ve hatta bir yaşam tarzı.
TARİHİN EN ESKİ GRAFFİTİSİ
Graffiti, günümüzde ortaya çıkmış bir olgu değil. Mağara duvarlarından Antik Roma'ya, her dönemde insanlar duygularını duvarlara yazmış.
Hatta Türkiye'de Efes'teki fahişelik ilanları, dünyanın en eski graffiti örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
DUVARLAR KONUŞMAYA DEVAM EDİYOR
Diyarbakır'daki duvar yazıları, şehrin canlı bir dokusu. Bu yazılar, bazen bir protesto, bazen bir aşk ilanı, bazen de sadece bir anlık esinle ortaya çıkıyor. Önemli olan, bu yazıları anlamaya çalışmak ve onlardan bir şeyler öğrenmek.
Unutmayalım ki duvarlar sadece beton değil, aynı zamanda birer hikaye anlatıcısıdır.