İRFAN GÖZEN
Yaşamın 9 bin yıl kesintiye uğramadan devam ettiği kadim kent Diyarbakır'ın kalbi konumundaki sur ilçesi, etrafındaki tarihi yüksek surlarla güvenlik bir ortam da sağlıyordu. Akşam saatlerinde kapıların kapatıldığı ve bu saatten sonra kimsenin alınmadığı surların dışının ise vatandaşlar için güvenli ortam olmadığı kaydediliyor.
YABANCI SEYYAHLARIN RAPORLARI
Diyarbakır'a 19. yüzyılda gelen seyyahların hazırladığı raporlarda ilginç ve çarpıcı detaylar yer alıyor.
İngiliz diplomat J. Brant'ın 1835 tarihli raporunda, Diyarbakır'da yaşanan dehşeti tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Bazı aşiretlerin amansız yağmalarının, şehir sakinlerini evlerine hapsettiği anlatılan raporda, ''Halep ve Bağdat'a giden ticaret yolları bile kesilmiş, şehir adeta bir kuşatma altına alınmıştı'' deniliyor.
W.F. Ainsworth'un da hazırladığı raporda, ''Mezopotamya'da uzun zamandır nizamı bozan bu insanlara boyun eğdirilmesi hususunda herkes endişeliydi'' sözleri, halkın çaresizliğini ve korkusunu en iyi şekilde özetlediği belirtiliyor.
1838 yılında da H. Southgate, kervan ticaretinin durma noktasına geldiğini, en zengin tüccarların bile şehri terk ettiğini ifade ediyor.
UYGULANAN İDAM CEZALARI
1839'da Diyarbakır'a gelen Asahel Grant da, şehirdeki şiddet ve anarşi ortamına bizzat tanık olduğunu belirterek, raporunda; ''Öyle ki, Diyarbakır valisi, halkı teskin etmek için beş eşkıyayı idam edip cesetlerini çarşıda sergilemek zorunda kalmıştı. Bu bile, halkın ne denli büyük bir korku içinde yaşadığının kanıtıydı'' deniliyor.
YAĞMALAR GÖÇE YOL AÇTI
1878'de H.C. Barkley de, amansız yağma ve güvensizlik ortamının büyük bir göç dalgasına yol açtığını, şehrin nüfusunun dramatik bir şekilde azaldığını aktarıyor.
J. Brant ve L.C. Chesney'in kayıtlarına göre de 40 bin olan aile sayısının 8 bine kadar düştüğü ve insanların, korku içinde yaşamaktansa, bilinmeyene doğru göç etmeyi tercih ettikleri bildiriliyor. Kentte sur dışına çıkmanın ''ölümle eşdeğer'' olduğu bildiriliyor.
Diyarbakır ile ilgili kaynaklarda, Diyarbakır Valiliği'ne atanan Reşit Paşa'nın aldığı önlemlerle güvenliğin sağlandığı belirtiliyor.
KORKU, TEŞVİKLERİ YENDİ
Diyarbakır'ın bu zorlu yılları, şehrin tarihinde derin izler bırakırken, insanların sur dışına çıkmaya korktuğu, ticaretin durduğu, göçlerin yaşandığı bu dönem, şehrin hafızasına kazındı.
Kurt İsmail Paşa döneminde (1868-1875) halkın sur dışına çıkmasını teşvik edici adımlar atılmasına rağmen başarı sağlanamadığı belirtildi. Kent sakinleri sur dışına 1950'lerden sonra çıkmaya başladı.