Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yer alan Hz. Ömer Camii, ibadethaneden cezaevine uzanan ilginç tarihiyle dikkati çekiyor.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, Mardin Kapısı'nın hemen batısında surlara dayandırılarak inşa edilen tarihi Hz. Ömer Camii, geçmişi ve mimarisiyle görenleri büyülüyor. Kitabesinden edinilen bilgilere göre cami, İnaloğulları döneminde, 1150-1151 yıllarında yapılmıştır. Bazı kaynaklar ise yapının 1145 yılında Nisanoğlu Ebu Ali Hasan'ın hüküm sürdüğü döneme ait olduğunu belirtmektedir.
Hz. Ömer Camii, zaman içerisinde sadece ibadethane olarak değil, farklı amaçlarla da kullanılmıştır. 1940'lı yıllarda cezaevi ve askeri sevkiyat merkezi olarak işlev gören caminin alt odalarında prangaların bulunduğu, dönemin görgü tanıkları tarafından aktarılmıştır.
MİMARİSİNDE TARİHİN İZLERİ SAKLI
Mardin Kapısı'nın iki girişi birleştirilerek oluşturulan cami, özgün mimarisiyle dikkat çekmektedir. Taş ve tuğladan inşa edilen yapı, ince uzun dikdörtgen bir plan düzenine sahiptir. Üç kapıdan giriş yapılan cami, mekân düzeni açısından ortada oval, yanlarda ise yarım küre formlu birer kubbeyle örtülüdür. Konumu nedeniyle düzensiz bir mimari özellik gösteren cami, Osmanlı cami tipolojisinden farklılık göstermektedir.
Hz. Ömer Camii, farklı dönemlerde birçok onarım ve ekleme geçirmiştir. Bu müdahaleler, caminin mimarisinde çeşitli dönemlerin izlerinin bir arada bulunmasına yol açmıştır. Onarımların ardından cami, tekrar ibadete açılmış ve kesintisiz olarak günümüze kadar ulaşmıştır.
MARDİN KAPISI HALKININ UNUTULMAZ KAMPANYASI
Caminin restorasyonu sırasında, Mardin Kapılı vatandaşların boyunlarına astıkları kumbaralarla çarşı pazarda yardım topladıkları anlatılmaktadır. Bu gönüllü seferberlik, Hz. Ömer Camii'nin halk arasında ne kadar kıymetli bir yere sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Bugün hala ibadete açık olan Hz. Ömer Camii, hem tarihi bir eser olarak hem de manevi bir değer taşıyarak Diyarbakır’ın kültürel zenginliğine önemli katkılar sunmaya devam etmektedir.