Diyarbakır'daki Hendek-Barikat sonrası restorasyonda yaşanan skandal

Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tespit edilen hataların düzeltilmesi için yapılan uyarılar maalesef dikkate alınmıyor.

Abone Ol

Diyarbakır'ın tarih kokan sokaklarından biri olan Sur ilçesinde yaşanan restorasyon skandalı, tescilli yapıların geleceğini tehdit ediyor. 2016'dan bu yana süregelen restorasyon çalışmaları, aslına uygun olmayan müdahaleler ve projelere aykırı işlemlerle anılmaya başlandı.

Sur'un Hendek-Barikat operasyonları sonrasında, tescilli yapıların restore edilmesi için başlatılan çalışmaların birçoğu, ne yazık ki standartlara uymuyor. 

Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tespit edilen hataların düzeltilmesi için yapılan uyarılar maalesef dikkate alınmıyor.

Uyarılara rağmen, onarımı gerçekleştiren firmaların, projelere uygun olmayan işlemler ve özgün yapıya zarar verebilecek müdahaleler yaptıkları iddiaları, tarihi evlerin ve mirasımızın geleceği adına ciddi endişeler doğuruyor.

Üstelik, söz konusu restorasyon işlerinin üç yıldır bitirilememesi ve yapılan yanlış uygulamaların bir türlü giderilmemesi, endişeleri daha da arttırıyor.

Firma yetkilileri, Sur'un Fatihpaşa, Savaş ve Dabanoğlu mahallelerindeki 25-30 evin alt yapı sorunları nedeniyle işi yürütemediğini savunuyor.

Eski Savaş Mahallesi muhtarı Abdulkerim Turhan'ın ifadeleri, sadece bir öfke değil, haklı bir endişenin ifadesi. Turhan, Diyarbakır’ın bu tarihi değerlerini resmi olarak korumak ile görevli Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'nun  yaşananlara seyirci kaldığını ileri sürüyor.

Restoratör Rutbettin Ucakan'ın ifadelerine göre de, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, restorasyon işini alan firmaya 2 ay süre tanımasına rağmen, Sur’un Fatihpaşa, Savaş ve Dabanoğlu Mahallelerindeki 25-30 ev 3 yıldır bitirilemedi.

Ucakan, ''Yapıların bazılarında alt yapı sorunu olması nedeneyli firma bunu bütün evlerde varmış gibi göstererek işi tasfiye dilekçesi verdiklerini duyduk'' ifadesine de kulağı tıkamamak gerekir. 

Yanlış işler ve denetimsizlik, tarihi değerlerimizde ciddi zararlara yol açarken, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'nun bu durumu göz ardı etmesi kaygı verici.

Diyarbakır, sadece taş duvarlarıyla değil, binlerce yıllık birikimiyle de değerlidir. Bu şehir, tarihiyle var olmuş bir miras taşıyor. Ancak, bu mirasın geleceği, yapılan hatalı müdahaleler ve denetimsizlik nedeniyle tehlike altında. 

Kültürel mirasımızın korunması adına, acilen düzeltilmesi gereken bir durumla karşı karşıyayız.

Umarım yetkililer, bu duruma hızla el atar ve tarihi değerlerimizi koruma yolunda adımlar atarlar. Aksi takdirde, kaybedilen bir tarihin acısı çok uzun yıllar boyunca hafızalarımızda yer eder.