CEGA ÖZEL

Diyarbakır'daki o gelenek kimin geldiğini haber veriyordu

Abone Ol

Eyyüp Kaçar/özel haber

Diyarbakır'ın özellikle tarihi binlerce yıl öncesine dayanan Sur İlçesindeki eski evlerin kapılarında bulunan tokmaklar, geçmişten günümüze bir geleneği de yansıtıyordu. Bir çok araştırmaya konu olan ve haklarında makaleleler yazılan kapı tokmakları, günümüzde gelişen teknolojiye rağmen, hala bazı kentlerin eski mahallelerinde özelliğini korumaya devam ediyor.

Diyarbakır'da 1950'lere kadar Sur içindeki bir çok tarihi evin kapısını farklı tokmaklar süslerdi. Ancak, tokmaklar o dönem bir süsten öteydi. Bir çok evin kapısında üç tokmak bulunuyordu ve bu tokmaklar aynı zamanda kapıyı çalan kişi konusunda da ip uçları verirdi. 

Dr. İlhan Akbulut'un Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi için hazırladığı "Diyarbakır" isimli kitabında, tokmakların kentteki önemi ayrıntılı bir şekilde yer alıyor. Akbulut, 1998 yılında yayınlanan kitapta, "Kapıyı tutup çekmeye yaramakla beraber ses duyurmak için de kullanılan çekecek veya şakşak denen ve değişik biçimler gösteren halkalar ise asıl kullanım amacı içeriye ses duyurmak olan tokmaklar, yalnız bu fonksiyonları nedeniyle değil taşıdıkları estetik değerleri ile de belirli bir devrin sanat ve zevkini, estetik anlayışını dile getiren önemli eserlerdir. Bunlar ev sahibinin zevkinin yanı sıra ekonomik durumunu da belirttiği gibi, bazı yörelerde gelen konuğun kimliğini belli edecek şekilde düşünülmüş ve kullanılmıştır.Kapının üst tarafına yakın ve büyük olan tokmak erkekler tarafından, daha küçük olan ise kadın ve çocuklar tarafından çalınırdı." görüşüne yer veriliyor.

Diyarbakır'ın kültüründe önemli bir yeri olan kapı tokmaklarının örnekleri bugün Diyarbakır Müzesi'nde sergileniyor. Ebatlarına göre değişen tokmaklar, kapıdaki kişinin erkek, kadın veya çocuk mu olduğu konusunda ev sahibine fikir veriyor ve gelen sese göre, kapıyı evin erkeği, kadını veya çocuğu tarafından açılıyor. 

Yapılan araştırmalara bakıldığında, bu geleneğin Anadolu'nun bir çok ilinde benzerlik taşıdığı anlaşılıyor. 

Bazı bölgelerde kapılar ve üzerindeki simgeler, orada yaşayan toplumların inanışlarını, geleneklerini, yaşayış
biçimlerini, zevk ve karakterlerini de yansıtıyor. 

Dr.İlhan Akbulut, Diyarbakır Kitabında bu konuda şu bilgileri paylaşıyor:

"Kapıyı çalıp ziyareti evdekilere haber vermeye, tutup çekerek kapatmaya yarayan kulp ve tokmaklar, yalnızca
fonksiyonları dolayısıyla değil, ama estetik değerleri bakımından da bir devrin sanat gorüşünü, anlayışını dile
getiren eserlerdir. Bir kapı kulpu veye kapı tokmağı o evin sahibinin zevkini, yaşını, nereden geldiğini, dinini, mezhebini ve ekonomik durumunu yansıtır. Zenginin kapı tokmağı gösterişlidir, ağırdır, süslüdür. Gereğince vurulduğu zaman (Tak-Tak) diye ses çıkararak misafirin geldiğini haber verir. Kapıya yakışır şekilde görkemlidir.Fakirin kapı tokmağı ise vurulduğu zaman (Tık-Tık) diye ses çıkarır. Sadedir, mütevazidir, boynu büküktür. Devrini yansıtan bu kapı tokmaklarında Anadolu insanının içten gelen sevgi dolu temiz ve güzel zevklerini görürüz. Bunlar sade ve temiz çiçek motifleri ile bezemelidir. Fakat başlı başına bir tarih ve kültürü yansıtan bu kapı tokmaklarinın en güzellerini, en manalılarını ve en görkemlilerini
Diyarbakir'da bir arada görmek mümkündür."