Diyarbakır'ın tarihi taş evlerinin kapıları, sadece mimarisiyle değil, üzerlerindeki zarif detaylarla da büyülüyor. Özellikle ''şak şako'' olarak bilinen kapı tokmakları, geçmişin izlerini taşıyan gizemli birer rehber gibi.
HER TOKMAK BİR HİKAYE ANLATIYOR
Bu tokmaklar, aslında sadece birer aksesuar değil, aynı zamanda bir iletişim aracıydı.
''Eskiden Diyarbakır'da yaşayanlar, kapılarını kadınlar, erkekler ve çocuklar için farklı şekillerde tasarlanan tokmaklarla süslermiş. Erkekler için aslan başı, kadınlar için el figürü, çocuklar içinse bebek başı kapılara takılırdı'' diyen araştırmacılar, bu tokmakların her birinin, kapıyı çalanın kim olduğunu, daha kapı açılmadan haber verdiklerini söylüyor.
SESSİZ TANIKLAR
Ev sahibinin, kapıyı çalanın kadın mı, erkek mi ya da çocuk mu olduğunu, tokmak sesinden anladığını ifade eden araştırmacılar, ''Aslan başının tok sesi, bir erkeğin geldiğini; narin el figürünün ince sesi, bir kadının geldiğini; bebek başının hafif çınlaması ise bir çocuğun geldiğini belirtirdi'' dedi.
GEÇMİŞİN İZLERİ
Araştırmacılar, günümüzde bu özel tokmakların yerini artık modern kapı zillerin aldığını, ancak Diyarbakır'ın eski sokaklarında dolaşırken, hala bu sessiz tanıklara rastlamanın mümkün olduğunu belirterek, ''onlar, sadece kapıları değil, Diyarbakır'ın ruhunu da taşıyor'' ifadelerini kullandı.
BİR KÜLTÜR MİRASI
Tokmaklar, bir zamanlar Ermeni demirci ustalarının ellerinden çıkan sanat eserleri olduğunu anlatan araştırmacılar, tokmakların kadim kentin asırlık mirası olduğunu söyledi.