Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır, sayısız tarihi eseri bünyesinde barındırıyor. Ancak şehrin geçmişine ışık tutan bazı yapılar, zamanın acımasızlığına yenik düşerek yok olmuş durumda. Bunlardan biri de Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde övgüyle bahsettiği ihtişamlı bir saray.

17. yüzyılda Diyarbakır'ı ziyaret eden ünlü seyyah Evliya Çelebi, İç Kale'de bulunan ve Kanuni Sultan Süleyman'ın veziri Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından yaptırılan bir sarayı detaylı bir şekilde anlatıyor. 

Çelebi'nin ifadesine göre saray, 150 odalı, birçok divanhaneli, havuzlu, hamamlı ve şadırvanlı görkemli bir yapıymış. 

Pencereleri ve balkonları Şattülarap'a ve Mezopotamya ovasına bakan saray, adeta bir cennet köşesi gibi tasvir ediliyor. Hatta Çelebi, saraydaki süslemelerin Kahire'deki Sultan Kalavun Divanhanesi'ndekiyle yarışacak güzellikte olduğunu belirtiyor.

SARAYDAN HİÇ BİR İZ KALMADI

Araştırmacı Basri Konyar'ın aktardığına göre, Evliya Çelebi'nin bahsettiği saraydan günümüze ne yazık ki hiçbir şey kalmamış. Ne havuz, ne hamam ne de şadırvan... Sadece bir çeşme varlığını sürdürüyor. 

Konyar, hamamın bu çeşmenin karşısında, Evkaf Dairesinin bitişiğinde olduğunu ve sarayın da Umum Müfettişlik garajı önündeki çınar ağacının bulunduğu alanda yıkık bir halde varlığını sürdürdüğünü belirtiyor.
 

Editör: Ayşegül Yaşar