Birkaç gün önce yakın bir arkadaşımla olan telefon görüşmemizde; kendisi, bana Intermittent Fasting (Oruç diyeti) ile ilgili çalışmalar okuduğundan bahsetti.
Intermittent Fasting’in bedenimiz üzerinde olumlu etkilerini anlatan pek çok çalışmayı incelemiş; ardından da bu çalışmalara, karşıt tez niteliğinde başka çalışmalara rastlamış ve onları da okumaya koyulmuş. Sordu bana: “Sizin iş niye böyle?” diye “Intermittent Fasting bedenim için tehdit mi yoksa iyi mi? Ekmek yiyor muyuz? bırakıyor muyuz? Bitkisel süt mü? hayvansal süt mü? Sizin alandaki bu kargaşalık niye?”
KAFA KARIŞIKLIĞININ İKİ NEDENİ
Eğer, sizin de aklınızdan bu sorulara benzer düşünceler geçiyorsa; gelin birlikte uzun uzun konuşalım! Bu karmaşanın sebepleriyle başlayıp onların karşısında nasıl bir yaklaşım oluşturmalıyız ile bitirelim!
Beslenme ve sağlık alanındaki kargaşanın en temel nedeni; bu alanda herhangi bir yetkinliğe sahip olmayan, beslenme biliminin kimyasına, biyokimyasına, anatomisine, fizyolojisine dair tek bir eğitim dahi görmemiş, buna karşın karmaşık bilimsel konularda bilgiçlik taslayıp gerçek uzmanlarla aynı seviyedeymişçesine konuşmayı kendilerine hak gören kişilerin söylemlerine maruz kalmamız.
Kargaşanın oluşumunu tetikleyen ikinci büyük nedenini; 1950’lerde Akdeniz Beslenme Modeli hakkında yaptığı çalışmalarla ünlü, Ancel Keys’in söylemiyle açıklamak istiyorum:
“Ne kadar temelsiz olursa olsun yeni bir beslenme tezini ortaya atmak için tek bir gün yetebiliyorken, sonrasında onu insanların zihninden silebilmek için on yıl boyunca karşıt bilimsel kanıtlar öne sürmek yetmeyebiliyor.”
DAYANAKSIZ SÖYLEMLER
Peki, arkası kesilmeyen bu asılsız tezler nereden türüyor böyle? Sadece beslenme ve sağlık alanını değil; daha pek çok alanı kirli bilgi havuzunda mücadeleye mahkum kılan, kitle iletişim araçları ve sosyal medyaların, bu tezlere katkısı çok, şüphesiz!
Kamuoyuna bir şeyleri duyurmadan teyit etme hassasiyeti çok gerilerde kaldı! Kendi kendine bilim yapanları da es geçmemek lazım tabi! Youtuber, blogger, sanatçı, şarkıcı, çeşitli köşe yazarları gibi farklı mecralardan katılan insanların yarattığı “Kendi Bilimimi Kendim Yaparım Topluluğu” var, günümüzde. Ah, bir de bilirkişiliğini popülarite ve fazla kazanç uğruna dayanaksız söylemlere, ekstrem önerilere eğip bükenler var, onları hiç sormayın!
Durumlar böyle olunca; artan spekülatif bilgiler arasında, kafa karışıklığı da sağlığı gözden kaybetmek de kaçınılmaz oluyor.
NE YAPILMALI
Öncelikle; diyetisyen, doktor ya da sağlık alanında çalışan başka bir uzman olabilir, ünlü bir kişinin danışmanı veya ciddi bir kitlesi, destekçisi olan biri, yahut sürekli medyada yer alan bilinen bir kişi olabilir; tüm bu etiketlere bakmaksızın konuşmanın içeriğine odaklanın. Herkesin söylemlerinde “araştırmalar gösteriyor ki…” cümleleri yer alıyor, ama o araştırmaların hangi araştırmalar olduğunu, güncel bir araştırma olup olmadığını, bu araştırmada ne kadar katılımcı ne kadar veri bulunduğunu, sonuçların yüzdeliklerini vb. belirte(bile)n kişiler bir elin parmağını geçmeyecek kadar az. Referanssız hiçbir söylemin peşine takılmayın; daha sağlıklı olma çabası güderken, var olan sağlığınızı da kaçırıverirsiniz.
İkincisi, duyduğunuz her çalışmayı hemen kabullenmeyin lütfen. Beslenme ve sağlık, hız kesmeyen çalışmaların gerçekleştiği bir alan. Duyduğunuz araştırmalar “Ne kadar yeniler? Bu araştırmayı destekleyen başka araştırmalar da mevcut mu?” gibi sorgulamaları muhakkak yapın..
Son önerim ise; yapılan bir çalışmanın çok fazla olumlu etkisi olsa dahi sizin için uygunluğu olmayabilir, bu sebeple kendinizi sıkıştırıp, çekiştirip durmayın.
''SAĞLIĞINIZ DEĞERSİZ DEĞİL''
Intermittent Fasting örneği üzerinden açıklayacak olursak; beden ve sağlık üzerinde pek çok olumlu ve iyileştirici özellikleri saptanmış olabilir, fakat siz de uzun süre açlığa tahammül edemeyen biri olabilirsiniz.
İki üç saat ara ile bir şey tüketmeyince, odak problemi yaşıyor, gergin hissediyor ya da kahvaltıyı ve akşam öğününü çok seviyor, ikisini de ıskalamak istemiyor olabilirsiniz. Bu durumda Intermittent Fasting sizin için iyi bir yönelim olmayacaktır, zira yaşam kalitenizi ve enerjinizi düşürecektir.
Özetle belirtmek istediğim şu ki; evet beslenme alanı kaotik bir ortam gerçek bilgiye ulaşmak adına çaba ve enerji vermek gerekiyor, ancak sağlığınız da, es geçecek ya da bu işlerin kolayına kaçacak kadar değersiz değil.
Lütfen bize sunulan bilgileri irdelemekten, sorgulamaktan, bu bilgileri sunanların neyi gözeterek yol aldıklarını düşünmekten geri durmayalım!
Bilgi çağında yaşıyoruz, doğru ama, doğru bilgiler kadar yanlış olanları da mevcut, ezkaza yanlışları yutup bedenimizi hastalandırmayalım!