GÜNCEL

Efsanevi bir hikaye: Ashab-ı Kehf Mağarasının gizemi

Abone Ol

Ashab-ı Kehf, Kur'an'da yer alan bir mucizevi kıssadır. Ancak bu kutsal mağara sadece bir efsane değil, aynı zamanda gerçek bir varlık. Diyarbakır-Lice'de bulunan bu mağara, yüzyıllardır insanları büyüleyen ve merak uyandıran bir yer olmuştur. Peki, bu mağaranın sırları nelerdir?

Dünyada, Ashab-ı Kehf mağarasının kendi sınırları
içinde yer aldığını söyleyen otuz üç şehirden dördü
bizim ülkemizdedir: Afşin, Efes, Tarsus ve Lice… Ancak,
Lice’nin Duru/Deyrkam köyündeki mağara, Kur’an’da
zikredilen Ashab-ı Kehf mağarasının özelliklerini tam
olarak gösterdiği için, diğerleri arasından öne çıkar.
Ashab-ı Kehf olayı İslam’ın birinci kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’de, Kehf suresi 9-26 ayetlerinde, yani 17 ayette yer alır. Kur’an’ın bu olaya verdiği büyük önemden dolayı, memleketinde mağara bulunan her Müslüman topluluk, bu mağaranın kendi şehrinde bulunduğunu iddia etmiş ve onunla müşerref olmak istemiştir. Dünyada, bu mağaranın kendi sınırları içinde yer aldığını söyleyen otuz üç şehirden dördü bizim ülkemizdedir: Afşin, Efes, Tarsus ve Lice… Ancak, Lice’nin Duru/Deyrkam köyündeki mağara, Kur’an’da zikredilen Ashab-ı Kehf mağarasının özelliklerini tam olarak gösterdiği için, diğerleri arasından öne çıkar.

ASHAB-I KEHF KISSASI

Ashab-ı Kehf “Mağara Arkadaşları”dır. İsimleri birçok kaynakta şu şekilde geçer: Mernuş (veya Enuş), Debernuş, Şazenuş, Kefeştatayyuş, Meslina, Mekselina (veya Mekselmina) ve Yemliha.
 
Yaşadıkları dönem MS.80’li yıllara tarihlenir. O yıllar Hz. İsa’nın (as) havarilerinin ve onların yetiştirdiği öğrencilerin, İseviliğin birer elçisi olarak her tarafa dağılıp, tebliğ faaliyetlerinde bulundukları yıllardır. Bunlardan biri de Dakyanus’un yönettiği, Lice yakınlarındaki Roma şehri Fis’e gelir.
 
Tefsir ve tarih kaynakları, Ashab-ı Kehf olayının geçtiği bu şehrin adını “Üfsus, Efsus veya Efsis” olarak verirler.

Fis şehrine gelen tebliğci, Dakyanus’un şehrin girişine diktiği puta secde etmediği için şehre giremez ve yakınlardaki bir hamamda çalışmaya başlar. Bu da ona insanlarla irtibat kurma ve özellikle gençlere İseviliği tebliğ etme fırsatı verir. Ashab-ı Kehf başta olmak üzere birçok genç onun tebliğiyle Hz. İsa’nın (as) peygamberliğine inanmış ve gerçek mümin olmuşlardır. Şehrindeki bu değişimi fark edip, gerçeği öğrenen Dakyanus, inananlara puta tapmalarını, aksi halde öldürüleceklerini söyler. Bu arada yakın bürokrat ve komutanlarından altı kişinin de bu yeni dine girdiğini öğrenir.

Bu altı genç, Fis’in ileri gelen ailelerinin çocuklarıdır aynı zamanda. Dakyanus’un kendilerini aradığı haberini alır almaz, Yemliha adındaki yerli bir çobanla birlikte şehrin uzak bir yerindeki bir mağaraya sığınırlar. Ve tam 300 sene sürecek mucizevi uykuya burada dalarlar. Mağaranın avlusunda ön ayaklarını uzatmış şekilde duran köpekleri de aynı pozisyonda kalarak onların o uykularına iştirak eder.

Mü’min gençlerin şehirden kaçtığı haberini alan Dakyanus, sonunda onların sığındığı mağarayı bulur. Askerleriyle birlikte mağaranın giriş kısmının karşısına geldikleri an, mağaranın içinde uyuyan Ashab-ı Kehf’i ve avludaki köpeği görürler. O an hepsi de korkuyla geri kaçar.

Gördükleri manzara gerçekten olağanüstüdür. Sonrasında içeridekileri açlık ve susuzluğa mahkûm etmek düşüncesiyle, mağaranın aşağısı uçurum olan tek giriş yolunu kapatarak, geri dönerler.

Lice’deki Ashab- Kehf mağarasına giden tek yolu kapatmak için örülen duvar, Ashab-ı Kehf uyanmadan önce yıkılmış ve taşları bir ahır veya samanlık yapımında kullanılmıştır. Ama o duvarın yeri kaybolmasın diye yerine sembolik de olsa bir başka duvar inşa edilmiş ve kapı kadar bir giriş açık bırakılmıştır. O duvar hâlâ mevcuttur.

EFSANEVİ MAĞARANIN KEŞFİ

Ashab-ı Kehf Mağarası'nın bulunduğu Lice'nin Duru/Deyrkam köyü, diğer adayla öne çıkar. Çünkü bu mağara, Kur'an'da bahsedilen mağaranın özelliklerini tam olarak yansıtır. Ancak mağara, sadece bir doğal oluşum değil, aynı zamanda insan eliyle yapılmış bir "kehf"dir.

Mağaranın çevresinde yapılan detaylı bir inceleme, bu efsanevi yapıya dair daha fazla ipucu verir. Özellikle mağaranın giriş kısmının insan eliyle yapıldığı ve zamanla doğal kayalıklarla kapanmış olabileceği gözlemlenir. Ayrıca mağaranın güneşin doğuş ve batışına göre konumlandırıldığı da dikkat çeker.

ASHAB-I KEHF'İN MUCİZEVİ UYKUSU

Kur'an'da anlatılan hikayeye göre, Ashab-ı Kehf isimli yedi genç, şehirden kaçarak bu mağaraya sığınırlar ve burada 300 yıl boyunca bir uykuya dalarlar. Bu mucizevi uykuda bedenleri yaşlanmaz, saçları ve tırnakları uzamaz. Mağaranın girişine yakın bir yerde bulunan köpekleri de aynı süreçte uykuya dalar.

UYANIŞ VE MİRAS

300 yıl sonra uyanan gençler, şehirlerinin yönetiminin değiştiğini ve yeni bir hükümdarın liderliğinde olduğunu keşfederler. Ashab-ı Kehf'in uyanışı, bir mucize olarak kabul edilir ve mağara, bir mabede dönüştürülür. Mağaranın giriş kısmı mabede, iç kısmı ise Ashab-ı Kehf'in mezarlarına dönüştürülür.

Kur’an-ı Kerim, Kehf Suresi 19. ve 20. ayetlerde, mağara arkadaşlarının uyanışını bize şöyle verir: “İşte böyle uyuttuğumuz (üç yüz yıl uykuda bıraktığımız) gibi onları uyandırdık da onlar birbirlerine sormaya başladılar. İçlerinden biri ‘Ne kadar uykuda kaldınız?’ dedi. Dediler ki: ‘Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık’. (Diğerleri de) ‘Kaldığınız süreyi Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz içinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, hangisinin yiyeceği daha helal/daha temiz ise size gıda olarak ondan getirsin. Ayrıca çok dikkatli davransın da sakın kimseyi sizin farkına vardırmasın. Çünkü onlar sizi ele geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler ya da kendi dinlerine döndürürler ki o zaman ebediyen kurtuluşa eremezsiniz.’ dediler.”

Ashab-ı Kehf Mağarası'nın sırları, zamanın ötesinde bir hikaye anlatır. Bu efsanevi yapı, inanç ve mucizeyi bir araya getirerek insanları büyüler. Diyarbakır-Lice'deki bu kutsal mekan, ziyaretçilerine geçmişin derinliklerinde unutulmaz bir yolculuk sunar ve Ashab-ı Kehf'in mirasını yaşatır.