İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, hazırladıkları “Mülteci Raporu”nu İHD Van Şube binasında düzenledikleri basın toplantısıyla açıkladı. Raporu, Şube Yönetim Kurulu üyesi Hamdi Bayhan okudu.
Van’da yaşayan mültecilere ilişkin bilgi edinmek, haklara erişim konusunda durum tespitinde bulunmak ve ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik gündem oluşturmak amacıyla anket yaptıklarını ifade eden Bayhan, kentte 39’u kadın, 58 kişi ile görüştüklerini belirtti.
‘Yüzde 95’inin çalışma izni yok’
Ankete katılanların yaklaşık yüzde 60’ının dört ve altı çocuk sahibi olduğu, bu çocukların yüzde 69’unun ise okul çağında olduğunu ifade eden Bayhan, “Görüştüğümüz kişilerin yarıdan fazlasının köken ülkesi Afganistan’dır. Bunu Suriye ve İran izlemektedir. Van’ın Afganistanlıların göç rotasında önemli bir geçiş noktası olduğu ve Van’ın İran sınırında yer alması göz önüne alındığında dağılım anlam kazanmaktadır. Mültecilerin hukuki statüleri; hizmetlere erişimden, iş piyasasına erişime ve ücretlere kadar, hayatlarının her yönünü doğrudan etkilemektedir. Görüşülen kişilerin yüzde 95’inin çalışma izni bulunmamaktadır” dedi.
‘Yüzde 81’i çalışmıyor’
Görüşülen kişilerin büyük bir bölümünün hiçbir iş yapmadığını söyleyen Bayhan, “Çalışma durumları sorusuna yanıt veren 47 katılımcının yüzde 81’i, çalışmadıklarını beyan etmiştir. Burada toplumsal cinsiyetin etkisini anlayabilmek için cinsiyete dayalı ayrıştırma yapıldığında ise, soruya yanıt veren 19 erkeğin 10’unun ve yine soruya yanıt veren 39 kadının 37’sinin çalışmadığı görülmektedir. Görüşülen kişilerin yüzde 45’i devlet veya sivil örgütlerden yardımla yaşarken, yüzde 15’i aile ve akraba yardımı ile yaşamaktadır. İş karşılığı aldıkları ücret ile geçimini sağlayan yaklaşık yüzde 39’un büyük bir bölümü ise düzensiz çalışabilmektedir. Düzenli ve güvenceli işe erişimin düşük olması beraberinde hak ve hizmetlere erişim problemlerini zincirleme olarak getirmektedir” dedi.
‘Seyreltme politikası’
Ankete katılanların büyük bir bölümünün haklarını bilmediğini ifade eden Bayhan, “Mülteciler için barınma önemli problemlerden birisidir. Yüksek kira bedellerinin yanı sıra ‘seyreltme politikası’ gibi şehrin belirli mahallelerini mültecilere kapatan politikalar sebebiyle barınma problemi büyümektedir. Gelirin düşüklüğü ve barınma hakkına erişimi destekleyici politikaların olmayışı, kötü koşullarda barınmak zorunda kalmayı da beraberinde getirmektedir. Aşağıdaki tabloda yer aldığı üzere katılımcıların büyük kısmı müstakil evlerde yaşamaktadır. Bu müstakil evler şehrin sosyo-ekonomik koşullarının kötü olduğu mahallelerde bulunmakla birlikte rutubetli, bir iki bölümden oluşan eski toprak evler ve iklim koşullarına karşı elverişsiz yapılardır” diye konuştu.
Sağlık hizmetine erişimde yaşanan sorunlar
Katılımcıların yüzde 35’inin sağlık hizmetine erişmekte sorunlar yaşadıklarını söyleyen Bayhan, “Sağlık hizmetlerine erişimde sorunlar çeşitlilik göstermektedir. Sorunların başında tercüman eksikliği gelmektedir. Uluslararası koruma altında olanların sağlık hizmetlerinden -acil ve özel ihtiyaçları olmadığı taktirde- ücretsiz yararlanmaları bir yıl ile sınırlıdır. Katılımcıların ülkelerinden ayrılma nedenlerine bakıldığında ise kamuoyunda da bilindiği üzere savaş ve politik koşullar başta gelmektedir. Ayrılma sebebi olarak aile içi sorunlar ve eş şiddetini belirten toplamda yüzde 6,9’un dışında gösterilen sebeplerin tamamı, kişilerin güvenli bir hayat yaşamalarına imkan vermeyen savaş ve siyasi sebepleri işaret etmektedir” dedi.
‘Her yerde aynı ayrımcılık’
Kentte yaşayan mültecilerin, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaşayan diğer mültecilerle benzer problemler yaşadığına dikkat çeken Bayhan, “Ülke genelinde mültecilere karşı geliştirilen tavır ve davranışlardan dolayı birçok mültecinin yaşadığı sorun ve sıkıntıları dile getirirken tedirgin oldukları, çoğunda kendisine yapılan ihlali dile getirmediği gözlemlenmiştir. Bu çalışma, haklara erişim konusunda kapsamlı çalışmaların gerekliliğini göstermektedir” ifadelerini kullandı.