Bunun nedeni de hakkında üç ayrı dava bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na olası bir cezai durumla siyasetten saf dışı bırakılması gösteriliyor. Peki Şimdiden Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın yarışa sokulması doğru mu, yanlış mı ona bakacağız.
Türkiye’de siyasette 24 saatin ne denli önemli gelişmelere gebe olduğu bilinen bir gerçek. Peki hal böyle iken seçimlerin şu an esamesi okunmadan aday ismini açıklamak yıpranmadan öte geçilmeyen bir konu. Adayın parti üyeleri tarafından belirleneceğinin açıklamasının ardından daha önce partiden çeşitli nedenlerle istifa eden üyelerin bu aralar hummalı bir şekilde tekrar üye olma kuyruğuna girdikleri. En doğal hakları tabi ki. Ancak şu aşamada onun adamı, bunun adamı diye ortalıkta dolaşanların da partiye ne denli zarar vereceği ileriki günlerde su yüzüne çıkacağı da görülecektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir siyaset duayeni olduğu unutulmamalıdır. Anlık gündem belirlemesi muhalefetin bu gündemle günlerce uğraşmasını ustalıkla yapan bir siyasetçi. Hal böyle olunca Özellikle İmamoğlu’nu davalarla gündemde tutması da bir siyaset ustalığıdır. Zorlayabildiği kadar zorlamak istiyor. Bunu yaparken de İmamoğlu’nun karşısına Mansur Yavaş isminin de öne sürülmesi. Bana kalırsa Yavaş ismi AKP’nin ve milliyetçi kesimin el altından şişirdiği bir atılım.
Bu arada, hatırlanması gereken bir altılı masa projesi vardı. Bunun mimarlarından biri de İyi Parti eski Genel Başkanı Meral Akşener’den başkası değildi. Sonuç ne olmuştu, masa devrilmiş, gidip gelme trafiği yoğunlaşmış ve bir anda İmamoğlu ile Yavaş ismi Cumhurbaşkanı adaylığı öne sürülmüştü. Tabi ki bu zigzaglar aday olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesiyle sonuçlanmasıydı.
Şimdi CHP’lilerin geçmişi halen siyaset sahnesinde silinmeyen bu duruma bir kez daha düşüp düşmemeleri. Yavaş’ın mayası milliyetçilik. CHP içinde bulunan sol kesimden oy alır mı hayır. Peki sol kesim ve Kürtlerden oy alır mı hayır. Hal böyleyken İmamoğlu’nun karşısına Yavaş’ı koymak neye hizmet eder, tabii ki bir siyaset duayeni Erdoğan’a.
Siyasi kökeni muhafazakâr milliyetçi olan ve CHP’de iki dönem milletvekilliği yapan Abdüllatif Şener’in TV kanallarında söylediği sözü halen kulaklarımda. Ne demişti Şener: ‘’Ben Kılıçdaroğlu’na oy vermedim ki…’’
Hayret etmeyin maya tutmayınca, çıkar ortadan kalkınca, ideolojik birlik ve ilke olmayınca olacağı bu.
Mansur Yavaş’ın kişiliğine hiçbir sözüm yok. Halen CHP üyesi ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı. Ama CHP içinde de pek sevilen sayılan biri olmadığını da biliyorum. Özellikle genç CHP’lilerde bu eğilim biraz daha ağır basıyor diyebilirim.
Yukarıda vurguladığım gibi şu sıralar partiye üye olma yarışı var. Elbette ki her siyasi parti üye sayısını arttırmak için çalışır. Ama benim endişem bugüne kadar CHP’nin kapısından adımını dahi içeriye atmamış, hatta oy bile vermemiş bazı kesimlerin şu sıralar üye yarışına katılmaları.
Hatta bazı duyumlara göre bazı milliyetçi partilerden insanların da bu sürece aktif katılmaları yönünde.
Peki Cumhurbaşkanı adayının ismini açıklamak doğru mu hayır.
İmamoğlu ile Yavaş’ı karşı karşıya getirmek şu aşamada doğru mu hayır.
Peki olası durumda bu iki isim tartışmaya açılırsa ne olur derseniz, her ikisinin de yıpranması derim.
Çok seslilik her partide olmalı.
Çok renklilik her partide olmalı.
Ama bunların da en önemlisi ilke ve bu ilkeler etrafında toparlanma olmalı.
Tabi ki analizlerim sadece beni bağlar. Kimsenin taraftarı değilim. Bu arada partiyle de hiçbir bağım ve bağlantım da yok.