Diyarbakır, 9 bin yıldır kesintisiz devam eden yaşamı ve tescillenen 55 yemeğiyle Türkiye’nin en zengin mutfaklarından birine sahip.
Yüzyıllardır aynı topraklarda pişen bu yemekler, hem yöre halkını hem de ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor.
ZENGİNLİK COĞRAFYASINDAN GELEN TATLAR
Güneydoğu’nun kadim şehri Diyarbakır, tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, bu kültürel çeşitliliği mutfağına da yansıtmıştır.
Coğrafyasının sunduğu olanaklarla, et ağırlıklı yemeklerin yanı sıra sebze ve tahılın da başrolde olduğu bir çeşitlilik sunar. Kuzu ve koyun eti, Diyarbakır mutfağının vazgeçilmeziyken, baharatların cömert kullanımı lezzetleri zirveye taşır. Sumak, kişniş, karabiber ve pul biber, her yemekte sofrayı süsleyen tatlardır.
DİYARBAKIR'A HAS AROMA
Bu mutfağın ilginç özelliklerinden biri de, yemeklerin zeytinyağı yerine katı yağ ya da kuyruk yağıyla pişirilmesidir. Bu detay, sadece lezzet değil, aynı zamanda Diyarbakır’ın köklü yemek geleneğinin bir yansımasıdır.
Sonbahar ve kış aylarında sofralarda yerini alan ayvalı kavurma, Diyarbakır mutfağının özgün değerlerinden sadece biridir. Diyarbakır’da yazın kurutulan patlıcan, biber, kabak ve domates gibi sebzeler, kış aylarında sofralarda adeta yazdan bir esinti getirir.
Diyarbakır mutfağı, sadece yemekleriyle değil, kullanılan terimler ve malzemelerle de bir kültür hazinesidir. Acıca, Alalo, Cavan ve Dibek gibi yerel terimler, bu mutfağı daha da özel kılan detaylardan sadece birkaçıdır.
Özellikle üzümlerden yapılan pestiller, sucuklar ve otlu peynirler, kış sofralarının vazgeçilmez lezzetlerindendir.
KARPUZ VE KANUNUN ANAVATANI
Her ne kadar meyvecilik alanında gelişmiş olmasa da Diyarbakır, kavun ve karpuzla özdeşleşmiştir. Diyarbakır karpuzu, adeta bu toprakların bir simgesi haline gelmiştir.
Diyarbakır mutfağı, sadece bir yemek kültürü değil, aynı zamanda tarihin izlerini taşıyan bir mirastır. Yüzyıllardır bu topraklarda pişen her yemek, geçmişin tatlarını sofralarımıza getiriyor ve günümüze eşsiz bir lezzet deneyimi sunuyor.