Şehre 14 km mesafede bugün Serapgüzeli köyü diye bilinen ve Gözeli mevkiinde bulunan kaynaktır.
Diyarbakır tarihinde önemli bir yere sahip olan bu kaynak su ‘’Hamravat Suyu’’ adıyla ünlüdür. ‘’Hamravat Suyu’’nun şehre getiriliş tarihi, ilgili kaynaklarda değişik olarak verilmiştir. Evliya Çelebi, suyun h. 941 (m. 1535) tarihinde getirildiğini yazar.
Yine Evliya Çelebi Hamravat Suyu için der ki: “….Eski bilginler, bu Hamravat Suyu içine kuru pamuğu atmışlar ve bu pamuğu Hamravat Suyuna batırıp kuruttuktan sonra yine tartmışlar aradaki fark değişmedi.….İstanbul’da Eski Saray Kapısı önündeki biricik çeşme suyundan ıslanıp kuruyan pamuk ile bu Diyarbekir Hamravat Suyunun pamuklarını beraber tartmışlar aynı ağırlığı vermiş. İşte bu Hamravat Suyu bu kadar hafif sudur. Eğer pamuğu ağır olsa, acı olup faydasızlığına delalet ederdi. “
İBRAHİM HANA GÖNDERİLEN HAMRAVAT SUYU
Hamravat Suyu bir çok derde deva bir sudur. Evliya Çelebi; “ Bu Hamravat Suyu’nun safra, soda ve balgamı mahveylediği tecrübe ile malumdur. Hatta Osmanoğullarından İbrahim Han bu suyun vasıflarını duyunca, ‘Elbette bana Diyarbekir’den Hamravat Suyu gelsin!’ diye hat-ı şerif ile dergah’ı ali kapıcı-başısı, memuren Diyarbekir’e gelmiştir. O zaman efendimiz Melek Ahmet Paşa, Kara-Amid Valisi idi. Paşa, padişah emrini görünce baş üstüne deyip, onar okka su alır, altı adet gümüşten ve altı kurşundan ve altı adet tutyadan ve altı adet çam boduçlarından, toplam olarak 24 adet güğümlere Hamravat Suyunu doldurup ve ağızlarını mühürleyip, gelen kapıcı-başıya on kese de ihsan verip teslim eyledi. Onatlı kese dahi güğümlerin masrafını çekip ılgar ile Hamravatı İbrahim Hana gönderdi.
Allah’ın hikmeti, bu soğuk saf su İstanbul’a girdiği gün, yeni padişahın tahta oturduğu gün olup, bu Hamravat Suyu, Sultan İbrahim’in oğlu Dördüncü Mehmet Hana nasip olmuştur.
1056 Recebinin onsekizinci Cumartesi günü, ikindiden sonra tahta oturduğu vakit, ilk olarak Hamravat Suyunu içti. Sözün kısası bu Hamravat Suyu Diyarbekir’in yüz suyudur” der.
MİMAR SİNAN KALFASINI GÖREVLENDİRDİ
Basri Konyar da aynı görüşe katılmakta ve şunları eklemektedir:
“Kanuni bu suyun yayılan şöhretine alaka göstermekten fariğ olamadı. Mimar Sinan’ın kalfası Kastamonulu Kasım Çelebi’yi bu hayırlı işi başarmaya memur etti. Şehre 14 kilometre mesafede bulunan bu su, fen erbabının bugün bile hayretle gördükleri en ince ve derin hesaplarla, kaynağındaki irtifa seviyesini, geçtiği ivicaclı ve tümsekli yerlerde hiç kaybetmemek için tünellerden geçirilerek ve Bağlar mevkiinde Hükümet Konağının bulunduğu yerden otuz bir metre yüksekliği sağlanarak bu suretle en yüksek evlerin en üst katlarına çıkabilecek bir boy ve durumda kalması temin edilmiştir. “
KENTİN İLK SU ŞEBEKESİ
Diyarbakır da ilk su şebekesinin tarihi 1935’li yıllara gitmektedir. Uzmanlar, Vakıflar İdaresi tarafından yaptırılan şebeke font olup, şebeke kayıpları yüksektir. Diyarbakır kentinin artmakta olan içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla ilk planlı ve sağlıklı çalışmaların 1972 yıllarında başladığını söyler.
Şehirden 14 km. mesafedeki Gözeli Kaynağından 11 km. uzunluğunda 1000 mm çapında öngerilmeli beton borularla bir isale hattı teşkil edilmiş ve bu hattın sonunda 9000 m3 hacimli bir toplama deposu inşa edilmişti...
(Devam edecek)