Özel Haber/Aziz Fidanci
Diyarbakır ile özdeş olan karpuzun eski tadı yok. Ağırlığı ile ünlenen, Osmanlı İmparatorluğu döneminde develerle saraya taşınan ve ancak kılıçla kesilebilen karpuzların ağırlığı günden güne düşüyor. 60-70 yıl önce 80-90 kilogramlara çıkan karpuzun ağırlığı, en son yapılan festivalde 51 kilograma düştü.
Karpuzun tadının ve ağırlığının değişmesinin en önemli nedeni ise gübre olarak kullanılan yabani güvercin gübresinin elde edildiği "Boranhane"ler. Sayıları yakın zamana kadar yüzlerle ifade edilen Boranhane'lerden şimdiden eser yok. En yoğun olarak Boranhane'lerin bulunduğu Karaçalı (Til Alo) köyünde şimdi kalan 2 Boranhane ise harabe durumda. Diyarbakır'da yaban güvercinlerine 'Boran', bu güvercinlerin gelip yuva yapması için yapılan kerpiçten yapılara ise Boranhane denirdi. Buradan elde edilen güvercin gübreleri, karpuz yetiştiricileri için önemli bir kaynaktı.
Boranhaneler o kadar değerliydi ki, buradan elde edilen gübreler hem karpuz yetiştirilmesi için kullanılıyor, hem de bu gübreden elde edilen güherçileden elde edilen ham madde kara barut için barut fabrikalarına gönderiliyordu. Osmanlı imparatorluğu döneminde, güvercin gübresi aynı zamanda bir ihraç maddesiydi. Güvercin gübresi, hem barut, hem de ayakkabı yapımında deri işlenmesinde kullanılmaktaydı. Bu nedenle birçok kentte yaban güvercinlerin barınması için özel olarak kerpiç, ahşap ve taştan yapılan binalar inşa edilirdi.
Örneğin Kapadokya yöresinde inşa edilen bu tür binalara "güvercinlik", Kayseri'de inşa edilen binalara "burç", Diyarbakır'da inşa edilenlere ise "boranhane" denilirdi. Bundan yüz yıl öncesine kadar yaklaşık 90 kilometre boyunca Dicle Nehri kenarında bulunan köylerin bir çoğunda, yabani güvercinlerin barınması için yüzlerce Boranhane kuruluydu. Bu sayı kimi köylerde, 2-3 kadar olurken, kimi köylerde ise bu 60'ı geçiyordu. Kerpiçten yapılan ve bir kaleyi andıran boranhanelerde, yaban güvercinlerin girebilmesi için en tepede sıralı küçük pencereler bulunurdu.
Boranhanelerin sadece biriken gübreyi oradan almak için bir giriş kapısı bulunurdu. Boranhaneler belli aralıklarla düzenli olarak temizlenir ve gübreleri buradan alınırdı. Boranhanelerin içinde güvercinlerin yuva yapması için düzenekler kurulurdu. Güvercinler beslenmezdi. Gündüz beslenmek için buradan ayrılan güvercinler, karanlık çökmeden önce barınmak için tekrar buralara dönerdi. Güvercinlerin gübresinden ve etinden faydalanan köylüler, yem bulmada zorluk çeken güvercinler için sadece kışın Ocak-Aralık aylarında buradaki güvercinleri besler, onun haricindeki aylarda güvercinlere yem vermezlerdi. Bir Boranhane'den yılda 10 ton gübre alınabiliyordu. Alınan bu gübreler hem karpuz eken üreticilere satılır, hem de barut yapımı için hükümete satılırdı. Boranhanelerde elde edilen gübreler, Dicle Nehri kıyısındaki kumluk arazilerde karpuz ve kavun yetiştiren üreticiler için zengin bir kaynaktı. Yetiştiriciler hiçbir masrafa girmez, sadece doğal ve potasyum azot konusunda zengin olan bu gübreleri kullanarak tadı damaklarda kalan karpuz ve kavunları yetiştirirlerdi. Çok az miktarda kullanılan bu gübreler, hiçbir suni gübreye ihtiyaç kalmadan yetiştiricilerin masrafa girmeden üretim yapmalarını sağlıyordu.
Bilinçsiz avlanma, su alanlarının kirletilmesi, suni gübrelerin yaygınlaşması ile Boranların barındığı Boranhaneler Diyarbakır'da tarih sayfalarına gömüldü. Halen Karaçalı (Til Alo) köyünde bulunan ve kullanılamaz durumdaki 2 boranhane ise Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından kültürel anıtsal yapı olarak tescil edildi.
Halen kullanılmayan ve harap durumdaki olan bu boranhaneler aynı zamanda Avrupa Konseyi Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Envanteri listesine alınarak Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından koruma derecesi "anıtsal" olarak kayıtlara geçmiştir. Güvercin gübresine olan rağbetin azalması sonrasında bundan yakın bir zamana kadar ayakta kalan boranhaneler de günden güne kendi kaderine terk edilmeye başlandı. Güvercin sayısının azalması, fabrika üretimi olan gübrelerin daha kolay ulaşılabilir olması nedeniyle köylülerin boranhanelere olan ilgisi azaldı. Boranhane kültürünün terk edilmesi ilk başta daha iç kısımlardaki köylerde başladı. Karaçalı köyünde kullanılmayan ancak ayakta bulunan bu yapılar, Diyarbakır'ın yüzyıllardır süren boran ve boranhane kültürünün son izleridir.