Kolajen kaybı ve hasarı nasıl azaltılır

Abone Ol

Tendon, der, bağ dokusu, kemik ve kıkırdağımızda bulunan bir protein olan kolajen, dokularımıza yapısal destek sağlar. Bununla birlikte, doku onarım ve bakımında, bağışıklık tepkisi ve hücresel iletişimde etkindir.

Glisin, prolin ve hidroksiprolin amino asitler kolajenin karakteristik üçlü sarmal yapısını oluştururlar. Bilinen 28 kolajen türü vardır. Bu kolajen türlerinden olan tip I, vücudumuzdaki kolajenin %90’ını oluşturur.

Fibroblast adı verilen bağ dokusu hücreleri, kolajen üretir ve korur. Biz insanlar yaşlandıkça kolajen üretimimiz azalır, fibroblast işlevi bozulur ve daha gevşek bir şekilde dağılır. Bu değişiklikler, elastin adı verilen diğer bir önemli yapısal proteinin de kaybıyla birlikte; kırışıklıklar, kuru ve sarkan bir cilt gibi yaşlanmanın karakteristik belirtilerine yol açar. Yaşla birlikte azalan kolajen bütünlüğünün iskelet sistemimize yansıması ise kemik gücünde azalma ile sonuçlanır.

Yirmi beş yaşından sonra kolajen üretimimiz her yıl %1 oranında azalır. Yaşlandıkça kolajen kaybı ve hasarı kaçınılmaz olsa da, bazı diyet ve yaşam tarzı faktörleri bu süreci yavaşlatabilmektedir.

Kolajen kaybı ve hasarını minimum tutmak adına yaşamınızda yönelebileceğiniz eylemler:

Güneşe maruz kalmamaya özen gösterin. Aşırı güneşe maruz kalma kolajen üretimini bozmaktadır, bu nedenle güneş kremi kullanmak ve aşırı güneşe maruz kalmaktan kaçınmak, erken cilt yaşlanması belirtilerini önlemeye yardımcı olacaktır.

İlave şeker ve işlenmiş gıda tüketimini sınırlayın. Yapılan çalışmalar doğrultusunda; ilave şeker ve işlenmiş gıda içeriği yüksek bir diyetin glikasyon adı verilen bir sürece katkıda bulunduğu açığa çıkmıştır. Bu süreç; kolajen döngüsünü azaltan ve kolajenin çevredeki hücreler ve proteinlerle etkileşime girme kabiliyetine müdahale eden, erken yaşlanma sürecini destekleyen bir oluşumdur.

Sigara tüketiminizi sonlandırın. Sigara içmenin, kolajeni bozduğu, cilt yaşlanmasına, kırışıklıklara ve elastikiyet kaybına neden olduğu bilinmektedir

Alkol tüketiminizi sınırlayın. Aşırı alkol tüketiminin, kolajen üretimini azalttığı ve cilt onarım mekanizmalarına zarar vererek cilt yaşlanmasını hızlandırdığı gösterilmiştir.

Yeterli miktarda, kaliteli protein tüketin. Vücudumuz amino asitlerden doğal olarak kolajen ürettiği için yeterli miktarda protein aldığımızdan emin olarak kolajen üretimini destekleyebiliriz .

Gerekli diyet bileşenleri ile kolajen üretimini destekleyin. Amino asitlere ek olarak, vücudumuzun kolajen üretimi ve bakımı için diğer diyet bileşenlerine de ihtiyacı vardır.C vitamini, kolajen sentezi için gereklidir. Bu nedenle düşük veya eksik C vitamini seviyelerine sahip olmak kolajen üretiminin bozulmasına neden olabilmektedir.

Bol miktarda C vitamini açısından zengin besinler tüketmek, sağlıklı kolajen üretiminizi desteklemeye yardımcı olacaktır. Turunçgiller, biberler, yeşillikler ve meyveler bu yönde iyi bir başlangıç olacaktır.

Bitki bazlı beslenmeye yönelin. Bitki bazlı ya da bitkilerden zengin bir diyete yönelmek; iltihabı azaltır, kolajen bozulmasına karşı koyarak cilt sağlığının iyileşmesine katkı sunar.

D vitamini, kalsiyum ve çinkonun gücünü kullanın. Diyetinize yeterli miktarda D vitamini, kalsiyum, C vitamini ve çinko ekleyerek vücudunuzun kolajen yapmasına, sağlıklı kolajen seviyelerini ve kemik dokusunu korumasına yardımcı olmanız mümkün.