DİYARBAKIR

''Ne Diyarbekir anladı beni ne de sen''

Abone Ol

Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Van, Batman ve Adıyaman ile tek ses olarak yola çıkan Mezopotamya Diş Hekimliği Günleri’nin 3. Dicle Üniversitesi Kongre Merkezinde gerçekleştirildi.

Şair Yılmaz Odabaşı, çok sayıda akademisyenin diş tedavisinde yeni uygulamalar hakkında bilgiler paylaşıldığı etkinlik kapsamında  düzenlenen ''Hayatlarımız Düşlerinden Sökülürken Edebiyat ve İnsan'' konulu söyleşiye katıldı.

Memleketine sevgisini mısralarında ''Ne Diyarbekir anladı beni ne de sen. Oysa ne çok sevdim ikinizi birden.'' ifadeleriyle anlatan Odabaşı, çocukluğu ve gazetecilik yaptığı döneme ait anılarını söyleşide anlattı.

ZÜRİH'TE AĞLADI

30 yıl önce kadim Diyarbakır’dan ayrıldığını belirten Yılmaz Odabaşı Diyarbakır’da gazetecilik yaptığını yaşanan çok büyük acılara tanıklık ettiğini söyledi.

En çok duygulandığı anlardan birinin Bağlar Birlik Lisesi duvarına asılan ve arasında kendisinin de yer aldığı şairlerin fotoğrafının asılması olduğunu aktaran Odabaşı, ‘’Zürih’teydim. Bir takipçim fotoğrafını çekip beni etiketleyerek paylaşmıştı. Görünce ağlamaya başladım. Çevremdekiler çok şaşırdı. Ne olduğunu anlam veremediler.  Çocukluğumda önünde tatlı sattığım okula şair olarak fotoğrafım asılmıştı. Çocukluğum gözümün önünden geçti.'' dedi.

''İYİ ESER ZAMANA DİRENİR''

 İlk kitabının yayımlandığında 6. baskı yaptığını çok büyük satış üzerine  yayınevi sahibinin kendisindem her yıl bir roman getirmesini istediğini belirten Odabaşı, şöyle konuştu:

''Ben bunu kabul etmedim. En son 2004 yılında son romanım yayınlandı. Aradan 20 yıl geçti. Eserlerin ticarileşmesine izin veremezdim. Popüler kültüre harç taşımanın sonu yok. Piyasaya sürekli sunum yapıyorlar.  İyi eser zamana direnir. Bir kitap veya şiir 30 yıl sonra okunuyorsa iyi eserdir.''

’MISRANIN HAYSİYETİ'' GELENEĞİNİN TEMSİLCİSİ

Odabaşı, Cemal Sürreyaların Ahmed Ariflerin bıraktığı ‘’Mısranın Haysiyeti’’ olarak tanımlanan geleneğinin bir temsilcisi olmayı sürdürdüğüne işaret ederek, ''Asla pazarlamacı olmayan edebiyatta edep ve erkan bilen bir şair ve yazar olmaya çaba gösterdim. Okurların samimiyeti ilgi ve duyarlılığı olmazsa, her türlüü rant ilişkilerinin kötülüğün ve kepazeliğin sürdüğü böyle bir edebiyat ortamında yazmazdım. 2000 yılından itibaren ilkesel olarak ödül törenlerinde, seçici kurullarda ve yarışma jürilerinde yer almadım.'' ifadelerini kullandı.

Moderatör Yılmaz Kaya ise, Bağlar ilçesinin bağrından çıkıp yazdığı kitapları ve şiirleri 6 dile çevrilen ve dünyanın çeşitli ülkelerine söyleşilere davet edilen şair ve yazar Odabaşı’ının Diyarbakırlıların gurur duyduğu bir evladı olduğunu söyledi.

17 yaşında askeri darbenin ardından cezaevine konulan Odabaşı’nın yaşanan acıları ve umudunu şiirlerine en güzel şekilde aktardığını vurgulayan Kaya, Diyarbakırlıların Odabaşı'nı daha sık Diyarbakır’da ağırlamak istediğini vurguladı.

''DİYARBAKIR'I HAKETMİŞ İNSANIM''

Odabaşı 3 ay önce Diyarbakır Kitap Fuarı’na davet edilmemesine tepki gösterip "Ben Diyarbakır'ı hakketmiş bir insan olduğuma inanıyorum. Kimse beni o şehrin alnından, varlığından, hafızasından silemez. Kimsenin gücü buna yetmez." demişti.

YILMAZ ODABAŞI KİMDİR?

Yılmaz Odabaşı, lise öğrenimini Diyarbakır'da Diyarbakır Lisesi'nde tamamladı. 1970'lerin sonunda dönemin öğrenci eylemlerinde aktif rol aldı. 1980'de İzmir Hukuk Fakültesi'nde öğrenimine başladıktan sonra 12 Eylül Darbesi ile tutuklandı.

1984'te ilk şiir kitabı toplatıldı. Bu esnada kısa süreli tutuklandı. Salıverilmesinin ardından Gökyüzü, Yeni Olgu, Dönem, Ortaklaşa, Oluşum, Yarın dergilerinde yazdı. 1985'te Diyarbakır'a dönen ve ilk şiir kitabını tekrar yazan şair, ilk kitabını 1985'te yayınlattı.  Aynı dönemde Diyarbakır'da Aydınlar Dilekçesi'ni imzaya açtı ve İHD'nin kuruluş çalışmalarına katıldı.

Yılmaz Odabaşı, yazdığı ilk yıllardan itibaren şiirde 80 kuşağının özgün, sevilen ve yaygın okunan şairlerinin başında yer aldı. Şiirleri en çok bestelenen bir şair olarak da anıldı. Ahmed Arif'in epik ve dağlı sesi ile Attila İlhan'ın kentli lirizminin birleşimi sayılabilecek yalın ama imgesel yoğunluklu şiirleri, 1980'lerden 2000'li yıllara dek genç kuşak şiir okurları üzerinde büyük bir etki oluşturdu.

DİYARBAKIR'DA GAZETECİLİK YAPTI

Yılmaz Odabaşı, 1981'de Akajans'ta, 1986'da UBA (Ulusal Basın Ajansı) Diyarbakır temsilciliği, 1987 yılında Ortadoğu Haber Ajansı haber müdürlüğü yaptı. 1992 yılında 2000'e Doğru dergisinin Diyarbakır büro şefliği ve Turkish Daily News gazetesinin güneydoğu temsilciliğini yaptı. 1993 yılında Aydınlık gazetesinin Diyarbakır temsilciliği ve köşe yazarlığını yaptı.

1994 yılında Yargıtay tarafından on aylık hapis cezasının infazını Ankara Ulucanlar Cezaevi ve daha sonra aktarıldığı Ankara Haymana Kapalı Cezaevi'nde tamamladı. 1987 ve 1989'da Tayad şiir ve hikâye ödüllerini, 1991 ve 1996'da iki kez Adana Altın Koza Film Öyküsü Ödülü, 1992'de Petrol-İş Sendikası Şiir Yarışması 2.'lik ödülü ve Cahit Sıtkı Tarancı şiir ödülünü, 1994'te Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin araştırma-inceleme dalında "Yılın Gazetecisi" ödülünü, 1995'te Sabri Altınel Şiir ödülü, 1999'da Orhon Murat Arıburnu Şiir Özel Ödülü, 1991 ve 99'da İki kez Human Rght Watch (New York) "baskıya karşı cesaret" ödülü, 1996'DA PEN Onat Kutlar Film Öyküsü ödülü ve İsveç PEN onur ödülünü kazandı. 2000 yılından itibaren ödüllere katılmadı ve ilkesel olarak hiçbir yarışmanın seçici kurulunda yer almadı.

1992'de Özgür Gündem, 1993-94'te günlük Aydınlık, 1995'te Siyah Beyaz Gazetesi'nde köşe yazıları yazdı. Daha sonra Cumhuriyet Gazetesi ve ekler (1996-1999), Radikal (1998) ve Radikal İki Eki'nde ve Birgün Gazetesi'nde (2004), 2005'te ise Meydan Gazetesi'nde yazdı. 2000'e Doğru, Varlık, Günümüzde Kitaplar, Yeni Düşün, Broy, Gösteri, Edebiyat ve Eleştiri, Evrensel Kültür gibi çok sayıda dergide şiir ve yazılar yazdı. 1998 yılında bir yazısı, 2000 yılında bir kitabı nedeniyle 1.5 yıl ay hapis cezasına çarptırıldı. 1999'da kitabıyla ilgili mahkûmiyeti nedeniyle Bursa E Tipi Cezaevi'nde, 2000'de Tekirdağ Saray Kapalı Cezaevi'nde yattı. 

ŞİİRLERİ 6 DİLE ÇEVRİLDİ

Şiirleri Farsça, İngilizce, Almanca, Fransızca, Arnavutça, Kürtçe gibi pek çok dile çevrildi. Şiirlerinin İngilizce çevirilerinden oluşan "Everything But You" adlı şiir kitabı, Munster Literature Centre adlı yayın kurumu tarafından (Avrupa Konseyi sponsorluğunda) yayınlandı. 2015'te şiirlerinden yapılmış bir seçkiden oluşan bir başka çeviri kitabı ise ("Bileklerimde Bayat Bir İntihar" adıyla) İran Tahran'da (Riva Yay.) yayınlandı.

2004 yılında "Şarkısı Beyaz" adlı ilk romanı çıktı ve büyük bir ilgiyle karşılandı. 2005 yılında "Sakla Yamalarını Kalbim" adlı seçilmiş şiirlerinden oluşan derleme, 50 bin adet basıldı. Sekiz yıl Nazım Hikmet Vakfı'nda yönetim kurulu üyeliği yaptı. 2004-2012 yılları arasında yeni kitap yayınlamadı, bir dönem biten kitaplarının yeni baskılarını yapmadı. 2013 yılında "Hayatın Düşlere Borcu Var" adlı kitabı ve on iki yıl aradan sonra, 2014'te yayınladığı "Bana Yasak Sözler Söyle" adlı yeni şiir kitabıyla yayın-edebiyat dünyasına geri döndü. 2015'te bütün şiirlerini "Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur" adlı kitabında topladı.