O bizim Tope Kenan'ımızdı

Abone Ol

              Daha önceki yazımda sizlere anlatmıştım. Bizim buralarda lakap çıkmaz leke gibidir, üzerine yapışınca çıkmaz. Diyarbakırlılara mahalli sanatçımız Kenan Temiz desem, yaşıtlarımın cevabı şu olur  “Hee bizim Tope Kenan”  Bir ayağı aksadığından bu lakabı almıştı. Bu cevap aslında bir sahiplenme, o bizden biridir anlamında söylenilir, Öylesine tiz ve içten bir sesi vardır ki, mikrofona gerek yoktur.Tavsiyem önce sesini bir kayıttan dinleyin.

Nere gidem, kardaş,

kimim var, kime gidem yar.

Bu derdi senden aldım,

Oğul, dermana kime gidem yar.

            Fırınlarının karşısındaki Çiftkapı surlarına çıkıp uzun havaya başladı mı? Kadınlar elindeki yemek tenceresini, esnaf elindeki işi bırakırdı. “Keno gene uzun havaya kaghti” derlerdi. Diyarbekir Çiftkapi Yol-iş sendikası düğün salonu veya şimdi Sümer Park olan Sümerbank şayak fabrikası düğün salonunun vazgeçilmez sanatçısıydı 1968 de saz arkadaşları Suriçi Cemilpaşa konağının tam arkasında Binici sokakta komşumuz Elektrikçi Misbah çocukları Müzisyen Ekrem ve Ercan cümbüşünü, darbukayı gündüzden düğün salonuna götürür, Ekrem abeden demir 2,5 liramı alırdım. Kenan Temiz Yedi çocuklu bir çiftçi ailesinin üçüncü çocuğuydu. Müziğe olan aşırı tutkusu nedeniyle Ali Emiri Or­taokulu 2. sınıfından ayrılarak Müzisyenlik hayatına atıldı. Ailesi ses sanatçısı olmasına karşı idi. Çevresinde müzikle uğraşan­ları hor görüyorlardı. Bu nedenle, babası onu adım attığı yoldan vazgeçirmeye çalıştı. Çıkardığı tüm engellere azimle direndi. Hiç bir çaba onu, ideali olan ses sanatçılığından koparamadı. İlk müzik çalışmalarıma 1962'de başla­dı. Celâl Güzelses'in kurmuş olduğu Halk Müziği Cemiyeti'ne girdi. 1967'lerde "Aç kapını sana geldim" adlı ilk plağını yaptı. Kirvenin Kızı adında 1981 de bir Sinema Filminde Başrol oynadı. Zamanın ünlü sanatçıları Deniz Akbulut ve Yılmaz Köksal ile rolleri paylaştı. Plak, kasetleri yok sattı ama Diyarbekir hovardaları gibi parayı bol harcadı.

             Kenan temiz başkaları için güzel bir ses, bazen kaset veya plağı hatıra olarak saklanan kıymetli bir müzisyen. Benim için o benim dayımın ayrılmaz arkadaşı, beni çok seven manevi amcamdı. Çiftkapıda onlara ait Temiz fırınında ekmek aldığım da “Akrabamızdır, dezge altından verin” derdi. (Tezgâh altından verin, para almayın anlamında bir Diyarbekir deyimi) Çiftkapıdaki Yol-İş sendikası düğün salonunda dans pistine atılan paraları düğün bittikten sonra saz sanatçılarına toplanan parayı bir darbukanın içine atarlardı. Söz konusu para taksim edilirken son derece adil davranırdı. Önce İçinden 20 lira alır bana verirdi. “Sarıpişo kendine kebab al deyiyem ama sen gene Karınca kırtasiyeden Kemalettin Tugcu’nun hikâye kitabını alırsan” diyecek kadar benim huyumu bilirdi. Başka bir gün Hevsel bahçesine dayımla  piknik yapmaya giderken “Dörtyol’a get, çekirdekçi Suphi Akdeniz’den biraz leblebi,fıstık al,yanındaki Atlas şekerlemeden kendine Beyoğlu çikolatası al der, paranın üstüde  benim olurdu. Dörtyol’da Atlas Şekerleme yanında Burç şaraplarının sahibi Garbis Abeden ne aldığımı yazmayayım. ”Alkol sağlığa zararlıdır” yazalım da boşuna Hükmat’tan uyarı almayalım Paytonla Mardinkapı’ya inilir, Hevsel bahçesi Sovukpar’da dutluklar arasında derin sohbetler başlardı, Ekrem Abe cümbüşü eline alınca, Tope Kenan başlardı;

Mardinkapısından yendim aşağı,

Belime bağladım lahur kuşagı,

İmdada yetişin Hevsel uşağı

Vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam.

              Babam beni unutmaz en sevdiğim gazoz olan Yedigün meyvalı alır, yüzlerce kez yaptığı espriyi  tekrarlardı. Oku bakayım şişenin üzerinde ne yazi  “Baba Yedigün içiniz yazi” Babam da“Tamam avel anan söle, bak yedigün içiniz yazi, Ben haftada bir gün içiyem”.Dayım Nurettin; “Biz gece yarısına kadar buradayız, sen hava kararmadan eve get “derdi.  Aşağıdaki resimde ortada beyaz takım elbiseli sağda dayım Nurettin ve arkadaşı Recep.

              Ankara’da okurken Emek semtinde olan Diyarbakır yurduna ara sıra babam gelirdi. Tandoğan meydanına yakın eski otogara karşılamaya gittim. Babam ve ben akrabamız Kenan Temiz'i ziyarete gittik, O sırada Ulus’da bir müzikholde çıkıyordu. Neşet Ertaş’a ait bir kaç türküyü çıkacak kasetine icra etmek istiyordu. Gençlik parkı1979 da altın çağını yaşıyordu. Aileler tahta sandalyeli masalarda evden getirdikleri sarmalar eşliğinde semaver çayını yudumlayanlar Lunapark gazinosunun halk matinesinde Gönül yazar, Muazzez Abacı veya Ajda Pekkan’ı dinleyenler, Lunaparkta çarpışan otolara binip, sihirli aynalara bakıp kendilerine gülenlerle neşe dolu bir yerdi. Ben Babam, Kenan Temiz ve Neşet Ertaş Gençlik parkında buluştuk, Özellikle “Yazımı kışa çevirdin” ve 3 türkü için kaset olacak, telif hakkı için ne istersin diye Neşet Ertaş’a sordu. O büyük sanatçı bir jest yaptı. “Para önemli değil, sen mahalli sanatçısın, para istemem”  Neşet Baba “Önemli olan türkümü nasıl icra edersin. Ona göre karar vereyim” dedi. Kenan Temiz “Yazımı Kışa Çevirdin” türküsüne başlayınca ortalık çınladı, Benim söylediklerime o türküyü onun sesinden dinledikten sonra bana hak vereceksiniz. Gençlik parkında çay bahçesinde herkes etrafımıza toplandı. Neşet Ertaş ”Benden güzel okudun, yolun açık olsun”  dedi. Gerçekten Kenan Temiz “Yazımı Kışa Çevirdin” plağı Türkiye’de çapında çok sattı.

            Yukarıdaki fotoda iş insanı Abdülkadir Akboğa Ankara başkent gazinosundaki düğününde çekildi. 1980 yıllarıydı. Sanatçılar Bedri Ayseli, Emin Taşın, Erganili Küçük Emrah ve Kenan temiz hepsi o yıllarda sanatlarının zirvesindeydiler. Düğünde bende vardım, Aslında bir anlamda Diyarbakırlıların kültür gecesi olmuştu. Son yıllarda Ankara Ulus’da müzikhollerde sahne aldı. Kürtçenin yasak olduğu dönemlerde Elazığ Yalçın plak stüdyosunda doldurduğu bir kasette Kenan temiz yarı Kürtçe yarı Türkçe okuduğu;

Sallana sallana meçe ser ave
Yıkamış esbabı raxi ber tave
Bir öpücük isterem xera dew u bawe

Türküsü yüzünden ifadesi alınmak istendi, ancak tanınmış birisi olduğundan iyi niyetle karşılandı. Gazi caddesinde Vahapağa hamamı karşısındaki Çarşı karakoluna çağırıldığında,  Komiser usulen ifadesini alırken, Dayım onun aniden elini kulağına atıp, oradakilerin şaşkın bakışlarıyla sanatçı olarak duygularını uzun hava ile dile getirmek istedi. Uzun hava söylerken polislerin hayranlıkla dinlediğini söyledi.

Tükendi nakti ömrüm
Dilde sermaye olan
Bir ah kaldı gülüm aman…

Komiserin “Bizi hüzünlendirdin, derdimiz bize yeter, sende tuz serpme yaramıza,  çayını iç git hadi.” Dediğini hep anlatırdı. Çok sigara içerdi 24 Ekim 1993 tarihinde 47 yaşında bizlere erken veda etti, Uzaktan akrabaydı ama o gün babam ölmüş gibi Mardinkapı mezarlığında ağladım. Kimsenin kalbini kırmadan, sevenlerine türkülerini bırakıp gitti. Şivemizde derler ki “Goruna nur yağsın”