Popüler sağlıkta mucizevi diyetler

Abone Ol

Sabah uyandığımızda, bir haber bülteninden ilişiyor gözümüze; yolda ilerlerken billboardlardan ya da arka fonda çalan bir şeylerden, ufak sızıntılarla kuruluyor zihnimizde seçtiği bir uca. Gazetelerin ve dergilerin bir köşesini kapmış oluyor muhakkak; kitapçılardaki alanlarını da günden güne genişletmek hususunda fazlaca ısrarcılar. 

Çok sevdiğimiz dost sohbetlerinde dahi bir bakıyoruz ki konu o dönemece yönelmiş. Beslenme; alanında her gün yeni spekülasyonlar yavrulanan, son dönemlerin en revaçta yer alan konusu. Öyle ki çoğumuz, onun bizde saplantı haline dönüşmesinden sıyrılamıyoruz.

Sizlerle bir kahve içip beslenme üzerine sohbetleşecek olsak; eminin yalnızca benim değil, sizin de bu konu üzerine pek çok söyleminiz olacaktır. Belki beslenmeye yönelik edindiğiniz bilgiler, size önerilen tavsiyeler, kendiniz üzerinde edindiğiniz tecrübeler ya da saptamalarınız veya başka başka şeyler…

Hakkınızda edinmiş olduğunuz tüm deneyimler; bedeninize, enerjinize neyin destek neyin köstek olduğunu bilmeniz ya da size sunulan önerilerin, size uygunluğu üzerine saptamalarınız çok kıymetli, yol gösterici. Ancak, üzücü olan şu ki; duyduklarımızın,  bize sunulup duran önerilerin çok az bir kısmının arkasında bilimsel dayanak pelerini bulunuyor ve ne yazık ki sağlığımız popülariteye kurban gitmek üzere! Nerdeyse her gün, popülerliğini bir diğerine teslim eden detoks sularının arkasını göremez olduk. 

Evet çok havalılar, rengarenkler,  tatlı şişelere sahipler. Ancak, sürdürülebilirlikleri ne?

Yağ yakıcılıkla taçlandırılan yiyeceklerin de sayı bakımından bunlardan aşağı kalır yanı yok. Oldukça etkin olarak kilo verdirdiği öne sürülen, sözüm ona mucizevi diyetlerin neredeyse tamamı uzun vadede sağlığınızı kötüleştirme etkisi taşıyor. 

Pek çoğu da yaşamlarımızda başarısızlıktan öteye gidemiyor. Bizlerse tüm bu kilo kontrolü ve sağlıklı olma maratonunda koştukça gerilere kayıyor, dinçleşmeyi beklerken tükenen enerjilerimizle kalakalıyoruz. Evet bazılarımız maratonu tamamlayacakmışçasına yaklaşıyoruz o bitiriş çizgisine. 

Enerjimiz iyi, dinçliğimiz de sağlam. Peki koruyabiliyor muyuz tüm bunları, yoksa anlık ve belirli bir süreliğine mi yakalayabiliyoruz aradığımız formu?

Yazıyı Benjamin Disraeli’nin sözüyle noktalamak istedim:  “Gücün ve mutluluğun temeli, sağlıktır.” 

Öyleyse gücümüze ve mutluluğumuza sahip çıkalım! İlk olarak popülarite havuzundan çıkıp güzelce bir kurulanalım ve ardından bilim okyanusunun uçsuzluğunda nasıl kulaç atılır, birlikte onu öğrenelim. Tabii kendi deneyimlerimizi; saptamalarımızı, öz haritamızı almayı da unutmayalım.