Sen Kardeş Türkülerini söyle!

Abone Ol

Özellikle tarih mezunu gençlere soruyorum artık olmayan bir ülke Yugoslavya’nın devlet başkanı Josip Broz Tito’yu tanır mısınız? İnanın şimdiye kadar tanıdığım yaklaşık 20 kişi olan tarih bölümü mezunlarından sadece bir öğrenci tanıdı. Tarih öğretmenlerinin doktora yapmış olanlar yani akademik kariyer yapanlar hariç, çoğu yüzeysel olarak sadece kısmen biliyor. Liseli Gençler Dünyanın yakın tarihini hiç bilmiyorlar. Onların işi gücü sosyal medyada dalaşacak birisini arıyorlar yada oyun oynuyorlar.

Bu yazıdaki amacım; Yugoslavya örneğinde olduğu gibi çeşitli etnik kökenden insanlar kardeşçe bir arada yaşarken yanlış politikalar ve etnik milliyetçililiğin körüklenmesiyle koskoca ülke dağıldı. Tito’nun ülkesi nasıl dağıldı anlatayım. Sizlerde yaşadığınız ülkenin İlkokul karnelerinde olan “hal ve gidişi” durumunu kendi siyasi görüşünüze göre beş dakika düşünüp. Belki daha müspet düşünürsünüz.

1892 yılında fakir bir köylü ailesinin çocuğu olarak doğan J. Broz Tito çocukluğu yoksulluk içinde geçti.  Doğduğu ülkenin adı Avusturya Macaristan İmparatorluğu olan “Kumrovec” şehrinde hayata gözlerini açtı. 15 çocuklu ailenin 7. Çocuğuydu. Tito; gençliğinde çilingir çıraklığı, sokak satıcılığı, metal işçiliği gibi farklı işler yaptı.  Josip Broz Tito, dış politikada diğer dünya ülkeleri ile her zaman yumuşak, ılımlı ve barışçıl bir politika izlemiştir.  Ülkesinin çıkarları doğrultusunda Sovyetler birliği döneminde Doğu bloku ülkelerine bağlı politika izlemiş. Stalin döneminde SSCB ile ilişkileri bozulmuş, ABD ile yakın ilişkiler kurmuştur.

Nazi Alman birliklerinin 1941'de Yugoslavya'ya girmesi, çok milletli insan gruplarından meydana gelen ülkenin parçalanmasına yol açtı. Daha sonra Nazi Almanyası'nın Rusya'ya (SSCB) saldırması üzerine Tito başta olmak üzere bir direniş hareketini teşkilatlandırmaya başladı. Tito, Yugoslavya halkını birlik, beraberlik, kardeşlik ve bağımsızlık çağrısı yapan bir bildiriyle ayaklandırdı. Yugoslavya kısmen de olsa bağımsızlığa kavuştu.

Peki Yugoslavya Neden Dağıldı?

“Yugoslavya”, Türkçede "Güney Slavları Ülkesi" anlamına gelmektedir. Ülkenin adı altı Güney Slav halkının (Sırplar, Hırvatlar, Slovenler, Boşnaklar, Karadağlılar ve Makedonlar) birleşimine istinaden verilmiştir. Önce Sovyetler dağıldı ve komünizm çöktü. Ayrılan ülkelerin bir kısmı NATO’ya katıldılar  doğan J. Broz Tito ölünce ve komünist rejimler çökünce hem ekonomik bunalım, hem ikinci dünya savaşından beri süregelen etnik çekişmeler sonucu, 1980'lerde iç savaş ufukta göründü.   Parlamentoda Hırvatlar, Slovenler ve Sırplar vardı.

Boşnak Müslümanların yaşadığı Bosna ve Hersek'te yaşayan Sırp azınlık 1992 senesinde buraların Sırbistan ve Karadağ'a bağlanmasını içeren bir referandum yaptılar. Sırplar, elbette Sırbistan'a bağlanmak istediler.  Bosna ve hersek de bağımsızlığını ilan edince Bosna savaşı başladı. Sırplar zaten ta Osmanlılardan beri Boşnaklara hain gözüyle bakmıştı. Turistik bir seyahata bugünlerde  gitseniz bile görürsünüz Boşnakları "Türk" diye çağırırlar. Srebrenica şehrinde etnik temizlik başladı. Sırp keskin nişancılar ayırım yapmadan ölenlerin çoğunluğu masum sivil halk olan soykırım yaşandı. Günümüzde olan İsrail- Filistin savaşı demeye dilim varmıyor, aksine İsrail’in Filistin halkına yaptığı etnik temizlik gibi benzer bir süreç Bosna’da yaşandı.

Sosyal medya artık günümüzün gerçeği olduğu yadsınamaz. Bugünlerde bazı insanlara Düğün veya geleneksel olanlar değil de siyasi mesajlar içeren kısa halay videoları çekip yüklüyor. Bir hanımefendi özel otosunda siyasi söylemler içeren bir şarkı çalıyor. Hemen gözaltına alınma videosu aynı karede paylaşılıp karşıt görüşte olanlarda yorumlar ekleyip yayınlıyorlar. Bu dozu artırmak ne Kürtlerin ne de Türk olanların lehinedir. Demokraside önünüze seçim sandığı gelir dilediğiniz partiye oy verirsiniz. Daha da ilerisi bir partiye girer, önce delege sonra yönetici olur canı gönülden partinizin etkinliğini artırırsınız. Kısa videolar çekip, Karşılıklı salvolarla karşıt görüşte olanları tahrik etmek, o kişilerinde küfürlü tacizleriyle aynı karede yayınlamaları çok çirkin ve ancak bilgisiz alt yapısı olmayan insanların işidir. Bu toplumu demokrasiye değil, ayrıştırmaya, ötekileştirmeye yarar. Hükümetin bu anlamda gözaltına alınanlara olduğu gibi bu videolara taciz ve küfür edenlere de cezai işlem uygulamalıdır. Toplumun her kesimine adaletin eşit dağıtılması demokrasiye daha uygundur.

Gelin sosyal medyada siyasi söylemler yapan şarkılar değil, hepimizin ortak türkülerini yayınlayalım.

Kardeş Türküler ve Bajar Müzik Grubu'nun tanınmış solisti Vedat yıldırım Zazaca Leyla’ı söylesin, özellikle Yozgatlı birisi sosyal medyada yorum yapsın. Güzel türkü desin.

 Xemê to nîyo, halêm sebîyo, Ti kê mira şîya

Mi mirad nêdîyo,Milê mi çewto, Bilîyê xo kewto

Çimê kam gina marê,  îno senê zevto

 Anlamı;

Leyla umurunda değil, Halim nicedir, sen gideli buradan, Murat görmedim

Boynum hep bükük, kendi derdimdeyim, kimin gözü vardı sevdamızda, bu nasıl bedduadır

Diyarbakırlılarda Bozkırın tezenesi lakaplı Neşet Ertaş türküsünü paylaşsın. Neşet Baba’yı ansın.

Çiçekler ekiliyor gözelim haydı haydı

Bahçeye dikiliyor, aman nidelim nasıl edelim.

Ben Kerkük Türkmeni Osmanlı baytar subayının torunuyum. İngilizler marifetiyle o toprakları kaybedince 1900 lerde Diyarbekir’e göç etmişiz. 21 Haziran 1934 tarihinde Soyadı kanunu çıkınca kütüğe Diyarbakır yazılmış. Ben Türküm hanımım Siverekli bir Kürt.  Evet bir konuda da anlaşmamız gerekiyor. “Bayrak inmez, Ezan susmaz” Türkiye de kendini bilen hiçbir Kürt bugüne kadar Türk bayrağına saygısızlık yapmadı, Yapmazda. Ezanda bu toprakların ortak dini paydasıdır. 637 yılında cami olmuş Diyarbakır Ulu cami’de ezan okunduğunda canı gönülden Allahın evine koşan yüzlerce Kürt var. Öyle ki Cuma namazlarında yer bulamazsınız. Merak etmeyin Ezan susmaz, Bayrakta bu milletin ortak değeridir. Hiçbir siyasi görüşün tekelinde değildir.

Boşnak Müslümanların yaşadığı Bosna ve Hersek'te Sırplar soykırımdan sonra kolay ayrıldılar. Dinleri ırkları farklı birbirilerine kız alıp vermemiş akrabalıkları olmayan bir halklardı. Şimdi birbirlerini tanımıyorlar. Yeter ki halkı birbirine düşman eden videolara ve özellikle sosyal medya muhbirlerine yüz vermeyiniz. Altına yorum yazanlara cevap yazıp muhatap almayınız. Siz yorum yazdıkça işler çığırından çıkıyor. Yangına körükle gitmeyiniz.

 ‘Büyük Adam Küçük Aşk’’ filmini izlediniz mi? Aynı dili konuşmasa da sevebilir insan. Yazar Sait Faik Abasıyanık ne demiş; "Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.”