Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde; Balıkçılar meydanında develer top oynarken, Paşa hamamı içinde; babamın dokuz arısı vardı; Mardinkapı başına dardı. Sayar alırdı içeri, sayar ederdi dışarı. Zümrütü Anka kuşu masalını Şehmus, Mahallenin ebesi lohusa hastayı kontrole gelen Kamile hanımdan masalı ağzı açık dinlerdi. Masalın sonunda Zümrütü Anka kuşunun üstüne binip Dicle nehrini takip ederek Kubin köyüne gider,(şimdiki Batman Beşiri ilçesi).nahoş elmalardan, Ballı incirlerden yerdi. Ebe Kamile 1960 yıllarda Sur içinin yarısının ebesiydi. Kültürlü bir kadındı. Ulu caminin karşısındaki Kemal Acet amiceden Eflatun cem Güney’in hikâye kitabını alır, birazda kendi yorumunu ve mekânları değiştirip, o anı yaşıyormuş gibi mahallenin çocuklarına anlatınca değme meddahlara taş çıkartırdı. Görsel: Şeyh Said ve kendisiyle birlikte idam edilen Hanili Salih Bey ve arkadaşları Fotoğraf kaynağı Biyografya
“Her şey 13 Şubat 1925 günü, Piran’da (Dicle) bir köyünde saklanan mahkûmları jendermeye vermeyen köylülerin çatışmasıyla başladı. Şeyh Sait’in emriyle telefon ve telgraf hatlarını kestik. Alipaşa karşındaki sur altındaki kuliği (oyuk, girişi) biz açtık. Deliller hanı önünde (şimdiki kervansaray oteli) jendermeler ile karşılaştık. Çatışma çok kanlı geçti. Kaybedeceğimizi anlayınca bir kısım çukurlu sokaktan Hüsrev Paşa cami tarafına, bir kısım arkadaşlarım da Aynalı minare tarafına kaçmaya başladık. Peki Ebe Kamile’nin söylediği cümleye niye çok gülüyordun diye sorunca. Yere bakıp maziye daldı Cemil Paşanın evinde hizmetli olarak çalışan bir kadın Aynalı minarede halen açık olan mehle fırınının önünde durmuş bağırıyordu. Kaçan isyancılara evini açan Cemilpaşa ailesinin konağının yerini tarif ediyordu. Onun Zazaca bir cümlesi hayatımızı kurtardı. Peki Halim amice o cümleyi söyler misin dedi.. Sehmus söylenen cümleyi Lise defterinin arkasına not aldı, yıllar sonra Zazaca bilen bir arkadaş düzeltti.
”Şo, şo, şo ké Cemil Paşa no, şo inana qısey bık.”
(Git, git, git Cemil Paşa'nın evine git, onlarla konuşmaya git.)
Daha sonra bu cümle Alipaşa mehlesinde sanki atasözü oldu. Sarı Pişo’nun nenesi Ebe Kamile her gördüğünde “Şo, şo, şo ké Cemil Paşa no” der,bana bu espriyi yapardı. Halim Amice bazen heyecanlanıp o günleri yaşarken, bazen de gözlerinden birkaç damla gözyaşı döküyordu. Şeyh Said kıyamında yargılanan ifadesi alınıp sürgüne gönderilen kişiler arasındaydı. İstiklal mahkemesinde toplam 92 kişi yargılanmış, 29 Haziran 1925'te sabaha karşı Dagkapı da idam edilen 47 arasında olmadığına sevinemiyordu. “Yıllarca sürgünde eziyetten, hasretten binlerce sigara içtim. Dohtor söledi verem olmişam, ben zeten o gün ölmüştüm.” Şehmus Halim Amicenin nasıl yakalandıklarını merak ediyordu. Halim amice “ İlk günlerde yiyecek boldu, Cemil Paşaların misafirleri eksik olmadığından Kilerdeki küpleri azgına kadar doluydu. Çok zengindiler, Kerejdağın örüklü peynirleri, Midyat pekmezleri, Derik Zeytinleri, bâsteg (pestil) cevizler) doluydu. İnanmayacaksın ama un çuvallarından sayısından dolayı yakalandık. İsmet Paşa’nın “Milli Şef” dönemindeki taharri memurları (sivil polis) güzel çalışmışlar. Evinde isyancı saklayanları tespit için ikametine ihtiyacından fazla un çuvalı alanlar araştırılmış. Bazı Zahire tüccarları onlara bilgi vermiş. Bazı aileler ayda bir çuval alırken 3 çuval almaya başlayınca orada fazla kişi yaşıyor diye baskınlar yapılmış. Cemilpaşa konagına ayda bir kez un çuvalları taşıyan at arabası gelirken haftada bir gelince jendermeler baskın yapmış. Şehmus peki Şeyh Said efendi mezarı nerede sorunca. “Diyarbekir’de Herkes bilir söylemez, kimse bilmem der. Halkevi var ya şimdiki Yenişehir sineması ile orduevi sineması arasındaki arazide gömmüşler. (Şu anda özel bir hastanenin olduğu yer.) Şehmus bir hafta sonra aklına birkaç soru takılmıştı. Vakıflar hanının Otoşark firması yazıhanesi tarafından girdi. Levent Kırtasiyeden kalem, defter aldı. Halim amicenin dükkanı kapalıydı. Kapıda mektup kâğıdına yazılmış; ”Yas nedeniyle kapalıdır” Yazısını görünce gözleri doldu. Çileli yaşamı sona ermiş, bazı soruları yarım kalmıştı.
Bu yazıda yaklaşık onlarca kitap ve dergiden alıntı ile yaklaşık 6 günde hazırladığımı söylemeliyim. Alıntı yapacak arkadaşlarımın kaynakça göstermeleri rica ediyorum.
KAYNAKÇA: Şeyh Said ve isyanı Metin toker (gazeteci İsmet İnönü’nün damadı) : Şark İstiklal mahkemesi kayıtları, Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları Şevket Beysanoğlu, Milletvekili Altan Tan makaleleri, Hayri Başbuğ "Hanili Salih" (İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi, 2013)