Türkiye, yıllardır enflasyon canavarıyla boğuşuyor, ancak bir türlü üstesinden gelemiyor. Eskiden, enflasyonu bir canavar olarak tasvir eder, ağzından ateş çıkan karikatürlerle mizahi bir şekilde ele alırdık. Ancak maalesef, bu canavarı mağlup edemedik.
Avrupa ülkeleri de zamanında aynı sıkıntıları yaşamıştı, fakat doğru politikalar ve istikrarlı bir ekonomik yaklaşım ile enflasyonu kontrol altına almış durumdalar. Demek ki, istendiğinde ve doğru adımlar atıldığında, bu canavar da mağlup edilebilirmiş.
Ancak Türkiye'de bir türlü ''neden enflasyonla başa çıkamıyoruz'' sorusuna net bir cevap bulamıyoruz. Toplumun genel görünümü, her şeyi unutmuş ve günü kurtarmaktan başka bir amacı olmayan bir hal almış durumda.
Son günlerde, enflasyonla birlikte gelişen skimpflasyon, shrinkflasyon, greedflasyon gibi yeni kavramlar da yaşamımıza dahil oldu.
Skimpflasyon (skimflasyon), ürün kalitesinin düşürülmesi; shrinkflasyon (şirinkflasyon), gramajın azaltılması; greedflasyon (gridflasyon) ise aç gözlülük, yani mal ve hizmetlerin satış fiyatlarını enflasyonun üzerinde artırma eğilimini ifade ediyor.
Enflasyonun neden olacağı başka kavramları da düşündüğümüzde, karşımıza deflasyon (ücretlerin düşürülmesi), slumpflasyon (ekonomik durgunluk), stagflasyon (işsizlik artışı ve fiyatların yükselmesi) gibi terimler de çıkıyor.
Bu kadar 'yon'lu kelimeleri okuduğumuzda, yaşananları da 'yon'lu anlatmak istersek; demoralizasyon, rehabilitasyon, komplikasyon, erozyon, illüzyon, halüsinasyon, sonunda depresyon. Yani, enflasyonla mücadelede yaşadığımız karmaşık süreçler, toplumda moral bozukluğuna ve endişeye yol açıyor.
Belki de enflasyonla mücadelede başarıya ulaşmak için, sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşüme de ihtiyaç var.