olayların başlaması ile beraber Mardin Kapısı tarafında şose üzerinde bulunan ve Eski Demirciler Çarşısı’nda yangın çıkmıştı. Hıristiyan asıllı Peteraki Efendi’nin eczanesiyle karşısındaki Attar Kiryakıs’ın ve daha yukarıda Siverekli Şiman Petris’in ve Delioğlan nam-ı diğer Ohannes’in ve Tırpancıyan Artin’in dükkânları ilk alev alan yerlerdi.
Yangının söndürülmesi için hem Belediye ve hem de Jandarma Komutanlığı tarafından bir takım kişiler görevlendirilmiştir. Yangının bir kundaklama sonucu meydana geldiği ve hatta bu kundakçılardan birisinin Kürtler tarafından öldürüldüğü, diğerinin ise kaçtığı yer almaktadır. Belediye’nin görevlendirdiği kişilerin ifadeleri dikkate alındığında iki adet tulumba olduğu anlaşılmaktadır. Kontrol altına alınan yangının zaman zaman yeniden ortaya çıktığı da anlaşılmaktadır.
Bu durum şunu göstermektedir. Ya yeterli soğutma imkânı olmadığı için söndürülen yerlerde yangın yeniden faal duruma geçmekte veya sabotajlar devam etmektedir. Öncelikle şunu belirtelim ki tulumba sayısı yetersizdir. Bu arada olaylar nedeniyle askeri birliklerin önemli bir kısmının şehirde güvenliği sağlamaya ve aşiretlerin şehre girişini engellemeye çalışmıştır. Bunun yanı sıra Hıristiyanların mevzilendikleri yerlerden yangını söndürmeye çalışanlara karşı kurşun ve bomba atmasından dolayı yangının söndürülmesi uzun sürmüştür.
Bilgisine başvurulan kişilerin tamamına yakını yangının Ermeniler tarafından çıkardığını ima etmiştir veya belirtmiştir. Her ne kadar yangının Hıristiyanlar tarafından çıkarıldığı iddia edilmiş ise de yapılan tahkikatta bir takım kişi veya kişileri mahkûm edecek somut bir durum ortaya çıkmamıştır.
Elimizdeki bu fezlekedeki bilgilere göre, suçlu olduğu kesinleşen ve dolayısıyla mahkûm olan herhangi bir kimse gözükmemektedir. Ancak yangın nedeniyle bazı kişiler zanlı olarak tutuklansa da delil yetersizliğinden serbest bırakılmıştır.
Olaylarla toplumsal düzen önemli ölçüde zarar görürken, yangınlar da vilayetin ekonomik hayatını felç etmiştir. Bu süreçte aşiretlerin şehre girmesinden kaygılanılmasına rağmen şehre girerek olaylara ve yangına sebebiyet kişilerin olup olmadığı hususunda herhangi bir bilgi yoktur. Ancak iki kişinin ifadesinde ‚Kürtlerden‛ yağmaya karışanlar olduğu söylenmekle beraber, genellikle yangını söndürmeye çalıştıkları belirtilmektedir. Ancak şahitlerin ifadelerinde genellikle ‚Müslümanlar‛ tabiri kullanmakla beraber sadece iki kişinin ‚Kürtler‛ tabirini kullanması yağmaya kalkışanların çevreden şehre gelen kişiler olduğunu akla getirmektedir. Şehrin birçok yerinde olayların başlaması ve aynı şekilde birçok noktada yangının çıkması hemen olayların ve hem de yangının kontrol altına alınmasını zorlaştırmıştır.
Şahitlerin sözlerinden anlaşıldığı üzere yangın söndürme çalışmaları gece boyunca devam etmiştir. Hatta yangının söndürülmesinde Jandarma Kumandanı Azimet Paşa ve Polis Komiseri dahi hazır bulunuşlardır. Yangının kimler tarafından ve ne şekilde çıkartıldığına dair bilgileri olaylardan sonra tanzim edilen iki adet tahkikat raporunda ve vilayetten Sadaret’e çekilen telgraflarda görmekteyiz.
Tahkikat Heyetinin hazırladığı Raporu
İstanbul Sorgu Hâkimi Mehmed Emin, Albay Sadık, Yarbay Abdurrahim Nafiz ve Beyoğlu Sorgu Hâkimi Ohannes Torosyan'dan oluşan tahkikat heyetinin hazırladığı raporda; yangında zarar gören dükkânların büyük ölçüde Müslümanlara ait olmasının yanı sıra, Ermenilerin kurşun attıkları sokaktaki dükkânlarda yangının çıkması ve kargaşalıktan önce kıymetli eşyalarını evlerine taşımalarının ispatlanması, yanan dükkânların İslam vakfına ait olması ayrıca yangının söndürülmesine sadece asker, memur ve İslâm ahalinin çalışması nedeniyle, yangının Ermeniler tarafından çıkartıldığı açıkça dile getirilmiştir.
Ancak tahkikat raporlarındaki bu açık bilgilere rağmen, Diyarbakır’daki Fransız Konsolosu Mayrier’in, Fransız sefiri Cambon’a çektiği telgraflarda, Cuma günü şehre gelen aşiretler ile Diyarbakırlı Müslümanların pazarı yağmalayıp yaktıkları iddia edilmektedir.
XIX. yüzyıl Ermeniler İçin Bir Rönesans mı
Yine bazı araştırmacılar XIX. yüzyılın genelde Hıristiyan azınlıklar özelde de Ermeni toplumu için bir Rönesans dönemi olduğunu, nüfus artış hızı ile beraber, teknoloji/zanaat, eğitim, ekonomi vs. gibi alanlarda önemli ilerlemeler gösterdiklerini, bu durumun Müslüman unsurun hâkim olduğu kadim milletler sistemini tehdit eder bir noktaya geldiğine vurgu yaparak bu olayların Ermeni toplumunu birçok noktadan zayıflatmak ve dengeleri Müslümanlar lehine değiştirmek olduğunu iddia eder.
Aslında Tanzimat sonrasında Osmanlı merkezî ve taşra yönetiminde özellikle Ermenilerin önemli bir nüfuz ve hâkimiyet alanı kazandığı doğru olmakla birlikte, komitacılık ve misyonerlik faaliyetleri ile büyük devletlerin Osmanlılara dayattığı düzenlemeleri görmezden gelerek yaşanan hadiseleri sadece Ermenilerle ekonomik alandaki bir mücadele şeklinde tanımlamak gerçekçi değildir.
Yangının Müslümanlar tarafından çıkarıldığı yalandır
Vali Enis Paşa Sadaret’e gönderdiği 9 Kasım 1895 tarihli uzun telgrafta yangının Müslümanlar tarafından çıkarıldığı yönündeki iddiaları şöyle değerlendirmektedir: Yanan dükkânların yüzde doksanı Müslümanlara aittir ve önemli bir kısmı cami ve medreselerin vâkıfıdır. Yanan eşyanın önemli bir bölümü de Müslümanların malıdır. Böyle bir durumda, İslamların kendilerini hüsran-ı azimeye uğratacak bir cinayeti ika’ etmeyecekleri malumdur‛. Özellikle yangının Hıristiyan mahallelerine yakın ve Ermeni evlerinden atılan kurşunlara maruz bir yerden başlaması cürmün pekâlâ Ermeniler tarafından işlendiğinin kanıtlarından biridir. Olaya Müslümanların sebebiyet vermediğinin bir diğer işareti de, karışıklığın devam ettiği müddet zarfında sükûn hâsıl oldukça, Ermeni hanelerinden atılan kurşunların heyecanı şiddetlendirmesidir.
1896 yılı ortalarına doğru bazı Ermeniler, Müslümanların hanelerini yakmaya teşebbüs ettikleri sırada devriye kolu tarafından suçüstü yakalanmıştır. İslam hanelerini yakma teşebbüsünde bulunan ve ellerindeki kundakla beraber devriye kolu tarafından tutuklanan Pink, Jorhoyic Yopo, Pinasyan Agop ve Dikici Ohen adındaki dört Ermeni’nin ‚yangın çıkarmaya giriştikleri‛ ilk incelemede sabit olmuş ve Heyet-i İthamiye’ce cinayetle yargılanmışlardır.
Devam Edecek ( Çarşının yeniden inşaası)