Tanrıkulu, “Son bir yılda İran'da 800'e yakın idam gerçekleşmiştir. İdam edilen insanların yüzde 80'inden fazlası; toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılan veya itiraz eden Kürtlerdir” dedi.
‘Bir yılda İran'da 800'e yakın idam gerçekleşmiştir’
Dem Parti Grup Önerisi üzerine Mecliste söz alan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, şöyle konuştu: “İnsan hakları ihlalleri ve Demokrasi, hiçbir ülkenin iç meselesi değildir. Hele de bu alanlardaki ihlaller ve sorunlar komşularımızda yaşanıyorsa hiç değildir.
Türkiye bu coğrafyada en fazla Kürt yurttaşın yaşadığı ülke ve sınır komşusu ülkelerde de Kürtler yaşıyor.
Maalesef Ortadoğu'da Kürtlere karşı yaşanan ağır insan hakları ihlallerine Kürtlerin yaşadığı devletler hep sessiz kalmışlardır. Yanı başımızda, İran'da yaşanan mesele de buna örnektir.
Son bir yılda İran'da 800'e yakın idam gerçekleşmiştir. İdam edilen insanların yüzde 80'inden fazlası; toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılan veya itiraz eden Kürtlerdir.
Yanı başımızda gerçekleşen bu ağır insan hakları ihlallerine maalesef Türkiye'de karşı çıkmamıştır, sessiz kalmıştır.
Yakın zamanda, Erbil'de, kendi evinde çocuğuyla beraber öldürülen iş insanı var. Devrim Muhafızları tarafından atılan evi yok edildi; 2 yaşındaki çocuğuyla birlikte katledildi ve kimsenin sesi çıkmadı, bir başsağlığı dileğinde bile bulunulmadı. Bu ihlallere, katliamlara maruz kalan Kürtler olmasaydı; hükümetin, devletin, parlamentonun tavrı böyle mi olurdu?
Bu coğrafyada bir metafor vardır: "Kürtler annesini görmesin."
Bu metafor on yıllardır uygulanmaktadır ve yaşadığımız da budur.
Türkiye bu ihlallere neden sessiz kalıyor? Çünkü kendi Kürt meselesini demokrasiyle, adaletle, barışla çözebilmiş olsaydı; bugün İran'da yapılan ağır insan hakları ihlallerine ses çıkartırdı. Suriye'deki, Irak'taki Kürt meselesine de sahip çıkardı.
Bu vizyonda olan devlet adamları yok muydu? Tabii ki vardı. Faili meçhule kurban gittiler. Cumhurbaşkanıydı, halen ölümü şüpheli, vizyonu şuydu: Yanı başımızda, sınır ötesinde yaşayan Kürtlere de bizler sahip çıkalım, demokrasi içerisinde kendi kimlikleriyle yaşasınlar; fakat bunu Türkiye'ye yaptırmadılar.
Adalet ve Kalkınma Partisi de bu vizyona sahip değil ve meselenin çözülmesini istemeyen uluslararası güçlerle de siyasi çıkarları örtüştü. Siyasi çıkarlar nedeniyle geldiğimiz noktada Kürtler sadece Türkiye'de değil; yaşadıkları bütün coğrafyalarda, ağır insan hakları ihlalleriyle ve ölümlerle karşı karşıya kalmaya devam ediyorlar.”