Kentin Antik Tiyatrosundan Alınan Sütunlar
Farklı bölümlerde 2010-2017 tarihleri arasında yapılan arkeolojik kazılarda, yapının yan yana ve alt alta çok farklı dönemlere ait kültür katmanlarının varlığına ışık tuttuğunu gösteriyor.
En azından Roma Döneminden (4. yy) beri kesintisiz olarak kültür merkezi olarak varlık gösterdiği kanıtlanmış durumda. Yapıda Roma dönemine ait bir form ve bir katedrale ait arkeolojik veriler mevcuttur.
Kentin Antik Tiyatrosundan alınarak devşirme malzeme olarak kullanılan çok sayıda sütün ve silmelerde yapı güçlü Helenistik–Roma dönemi evresine ışık tutuyor.
Bir bölümü kilise, bir bölümü de cami olarak kullanıldı
Tarihçi Wagidi'ye (ö.8'23) göre, Diyarbakır 6-7. yy. aralığında (MS 639) Müslüman Arap Güçleri tarafından fethedildikten sonra Diyarbakır Katedrali’nin bir bölümü cami, bir bölümü de kilise olarak Hıristiyanlarla birlikte kullanılmış... Yapının üçte ikisi cami olarak işlevlendirilirken, üçte biri de Hıristiyan Cemaatine ayrılmıştı. (Kaynak:Birgül Açıkyıldız)
Camideki Aslan-Boğa Kabartması Neyi İfade Ediyor
Ulu Cami'nin doğuya açılan kapısı ana taç kapıdır. Ana giriş kapısının iki köşesinde aslanla boğa mücadelesini simgeleyen ve simetrik olarak işlenmiş olan kabartma bir figür bulunmaktadır. Ulu Cami'nin doğu cephesindeki bu aslan-boğa kabartması yapının Zerdüşt geçmişini bugüne taşıyor. (Kaynak; N. Nevin Soyukaya).
İki hayvanın mücadelesini konu alan ana giriş kapısı oldukça geniş açıklıklı bir kemer şeklinde avluya açılmaktadır.
Yapının dörtgene yakın geniş avlusunun çevresinde güneyde Hanefiler Bölümü, kuzeyde Şafiler Bölümü, kuzey giriş aralığında Mesudiye Medresesi, Güney revakında geleneksel bir ev ve helalar, doğuda daha önce muvakkithane olduğu söylenen kütüphane ve doğu girişi, batıda ise batı girişinin de yer aldığı batı revakı ile üstündeki Kur’an kursu dershaneleri bulunuyor.
Sekizgen, sivri piramidal külahlı, Osmanlı Döneminde yapılmış şadırvan ve birkaç basamakla yükseltilmiş namazgah ile havuz, geniş avluda yer alan diğer birimlerdendir. Avlunun Kuzeyinde Mesudiye Medresesi avlu revakı ve kuzey giriş aralığının önünde de bir güneş saatı mevcuttur. (Kaynak:Meral Halefoğlu)
Fetihten önce Diyarbakır’daki inanç Zerdüşlük’müydü?
Yapının doğu giriş cephesinde bulunan, Aslan- Boğa mücadelesi, (İyilik – Kötülük mücadelesini sembolize eden alçak kabartma figüratif motifler, muhtemelen yapının Zerdüşt geçmişine gönderme yapıyor. Hz Ömer zamanında, 639 yılında Sasani hakimiyetine son verilerek Diyarbakır İslam topraklarına katıldığında, Sasani İmparatorluğunun resmi dini ve bölge halkının inancı büyük oranda Zerduşlüktü. (Kaynak Birgül Açıkyıldız.)
Avlunun güneyindeki Hanefiler bölümünün enine şahinli bir plan var. Üst örtüsü ahşap, kirişli ve kırma çatılıdır. Şafiler Bölümü ile doğu ve batı maksureleri de ahşap kirişli üst örtüye sahiptir. Bu geleneksel Diyarbakır yapım tekniği, sadece Mesudiye Medresesi ile tuvaletlerde bulunmuyor. Her iki yapıda da üst, örtü tuğla, tonoz örgülü ve avluyu saran ravaklardan oluşuyor.
Mesudiye Medresesi ve batı maksuresinin ravak kemerlerinde, iç alanlardaki bazı tamamlayıcı duvar örgüleri ile cephe yüzeylerindeki bezeme ve yazıtlarda kalker taşı kullanılmıştır, doğu maksuresinin avlu cephesinde kullanılan malzemeler arasından bazalt ve kalkerin yanında mermer ve breş de yer alıyor. (Kaynak:Meral Halifeoğlu)
İslam dönemine ait kitabelerin en erken tarihlisi 1091 yılını veriyor. 1046'da Diyarbakır'ı ziyaret eden İranlı seyyah Nasır-ı Hüsrev’in yapı tasvirleri bugünkü mevcut yapı özellikleri ile büyük ölçüde örtüştüğünden, 1091'i inşa değil, onarım tarihi olarak kabul etmek gerekiyor.
Avlunun güneyindeki Hanefiler Mescidi muhtemelen kompleksin en eski yapısı. Daha Önce mevcut kilisenin bir bölümünün Arap Müslümanlar tarafından Hıristiyan Cemaatiyle kullanımı bakımından büyük oranda Şam Emeviye Camisine (706-715) benzerlik gösteriyor. Bu nedenle bu bölümün 8.ci yüzyıl başlarında inşa edilmiş olabileceğini ileri sürmek mümkün.
Ulu Camideki mevcut helalar medrese miydi?
Mesudiye Medresesi, Şafiiler Mescidi, Şafiiler Mescidinin kuzeyindeki bugün helalar olarak kullanılan ve muhtemelen bir dönem medrese işlevi görmüş olan yapı. Hanefiler Mescidi’nin batısındaki Zinciriye Medresesi, Bunların hepsi İslam döneminin farklı iktidar dönemlerinde eklenerek yapı genişletilmiştir. (Kaynak:Birgül Açıkyıldız)
Hevsel Bahçelerinden ve kapılardan vergi kaldırıldı.
Ulu Camiyi gezerken Hevsel Bahçeleri ile ilgili tarihi bir kayda rastlamak da mümkün. Diyarbakır’ın o zamanki adıyla Amid’in ulaşılabilen en eski kayıtlarda Hevsel Bahçeleriyle birlikte zikredilmesi, bu bahçelerle var olduğunu gösterir. Ulu Cami’nin Hanefiler Bölümü ana girişinin batı kenarındaki kitabe, Orta Çağdan, 1241 yılında bir kaydı ulaştırıyor günümüze. Kitabede Sultan Giyaseddin’in Hevsel'den (Evsel, Mardinkapı’dan, Urfakapı’dan, Diclekapı’dan alınan vergileri kaldırması ele alınıyor, üretimi teşvik eden bu icraatı övülüyor..
Tam çevirisi şöyle;
''Allah’ın adıyla başlarım. Hüznümüzü gideren Allah’a hamdolsun, Yüce Emir, Büyük Sultan Giyaseddin (Allah onun sultanlığını kalıcı kılsın) Hevsel’den, Mardinkapı’dan, Urfakapı’dan, Diclekapı'dan alınan vergilerin kaldırılmasını buyurdu. Bunu kalıcı bir hayrat ve Amid halkına bir iyilik olsun diye yaptı. Kim bu buyruğu işittiği halde onu değiştirirse günahı, onu değiştireceklerin bouynunadır.. Kuşkusuz Allah işiten ve bilendir.. Yeryüzü ve gökler mevcut oldukça Allah Sultanın Devletinin devam etmesi için yapılan bütün güzel duaları kabul etsin. Bu iş 639 (1241 ) yılında gerçekleşti. Peygamber Hz. Muhammed‘e salat olsun.''
Hevsel Bahçeleri‘nin tarihi süreçte Amid-Diyarbakır Şehri için taşıdığı önem ve bu hususun vesikalara yansımaları; Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri kültürel peyzajı. (Kaynak: Nevin Soyukaya- Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı Alan yönetimi Başkanlığı yayınları, İstanbul:153.)
Aykırı müdahalelerden temizlendi
Ulu Cami yapı topluluğu farklı dönemlerde müdahale görmekle beraber, 2010 -2017 yıllarında kapsamlı bir restorasyon çalışmasıyla bir çok aykırı müdahaleden temizlendi. Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmayla yakın dönemde yapılmış betonarme döşeme, üst, örtü, zemin kaplaması ve diğer niteliksiz eklenti elamanlar söküldü. Çimento ve esaslı malzemeyle sıvanmış özgün taş yüzeyler temizlenerek ortaya çıkarıldı.
Araştırma kazılarıyla yapının daha önceki dönemlerine yönelik bilgilere ulaşıldı. Özellikle Hanefiler Bölümü‘nün iç ve dış bölümü ile iç ve dış alanının doğu ve Güney bölümündeki kazılarda yapının farklı dönemlerine ait bilgilere erişildi. Yürüme alanı, iklimlendirme ve yapılan üst örtülerle bazı alanları koruma altına alındı. Ulu Cami günümüzde ibadete ve ziyaretçilere açık durumdadır.. (Kaynak:Meral Halifeoğlu)