Toplumsal Mutabakat Derneği (TMD) Genel Başkanı Mahmut Şimşek, 10 Ocak, Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yazılı bir açıklama yaparak, gazetecilerinin dününü kutladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 11 Ocak 2025’te Diyarbakır’a geldiğini hatırlatan Şimşek, “Sayın Erdoğan’ın bu kadim şehre her gelişinde vatandaşların ondan bir yenilik, bir mesaj, bir müjdeli haber beklediğini hepimiz biliyoruz” dedi.

DEMOKRASİNİN ARAF KAVŞAĞINDAYIZ

Şimşek’in açıklaması şöyle:

“Sayın Devlet Bahçeli’nin İmralı’ya Terörsüz Türkiye çağrısı, iyi niyetli her vatandaşımızı 1 Ekim 2024 ten beri barış umuduyla adeta demokrasinin Araf kavşağına yöneltmiştir. Bize göre bu gelişmeyi toplumsal bir mutabakatla ele almak ve yaşatmak artık tüm demokrasi güçlerinin ortak sorumluluğundadır.  Bu nedenle devlet, iktidar ve siyasi partiler kadar, sivil demokratik hak ve düşünce yelpazesini teşkil eden STK, DKK, Vakıf ve Kanaat İnsanları bu yeni süreçte kendilerinden beklenen duruş ve sorumluluğa  katkı sunmaya hazırlıklı olmalıdır.

STK’LAR DEMOKRASİNİN İLERİ GÖZETLEYİCİSİ VE SİGORTASIDIR

Çünkü sivil düşünce kuruluşları, demokrasinin ileri gözetleyicileri ve sigortasıdır. Bu süreci, ne kadar objektif ve sivil düşünürsek, siyasi partileri o kadar doğru zemine taşımış olacağız. Girdiğimiz bu yeni demokratik Araf kavşağında  yaşadığımız demokrasi eksiğimizle, eteklerimizde bir yığın adaletsizliğin çürümüş günahıyla,  barış içinde bir arada yaşamak adına eşitlik ve kardeşlik merdivenlerini birlikte ve doğru çıkmamız için “dünü, ortak unutmamız” gerekiyor. Ancak o zaman terörsüz topraklarda, kardeşçe ve eşit bir yaşama doğru kenetlenebiliriz. Şüphesiz iç politikamızda beklediğimiz bu yenilikleri, değişim ve dönüşümleri destekleyenler kadar engellemek isteyen iç ve dış çıkar odakları olacaktır. Bu nedenle gelişmeleri ideolojik olarak değil, sivil, demokratik haklarla değerlendirmenin daha yapıcı olacağına inanıyoruz.

BARIŞ DİLİNE İHTİYACIMIZ VAR

Gerek çağrı sahibi Sayın Bahçeli ve onu destekleyen Devlet Başkanı Sayın Erdoğan, gerekse DEM ve DBP’den, gerekse CHP ve diğer muhalefet partilerinden demokrasinin çoğulcu ve toplumsal mutabakatı için elzem olan olgun bir tavra, olgun bir iş birliğine, ümit veren yapıcı, onurlandırıcı hitabet ve net bir barış diline ihtiyacımız vardır. Kaosa davetiye çıkaran veya ipe un seren anlayışlardan uzak durulmalıdır.  Yeni sürecin inşasında hiç bir toplumsal unsur dışarıda kalmamalıdır. Bu anlamda DEM'e HÜDAPAR’a da görüşme teklifinde bulunmasını değerli buluyor ve hatırlatıyoruz.

TOPLUMSAL MUTABAKAT SÖZLEŞMESİ

Özetlersek, devlet ve iktidar siyasi, ekonomik ve kültürel demokrasi haklarını vatandaşına verebilen el konumundadır. İç barışı mecliste muhalefetiyle,  meclis dışında STK, DKK, Vakıf ve Kanat insanlarıyla konuşarak, tartışarak ve anlaşarak bir mutabakata varmalıdır. Bu süreç aynı zamanda Kürdlere yeniden başkanlık sistemine sahip çıkma olanağını verdiğini hatırlatmak isteriz. Devlet ve İktidar, süreç içinde Kürdlerin güvende olmayan yasal demokratik haklarının yasal tamamlayıcısı ve paratoneri olacağını bir toplumsal sözleşme ile yeni bir anayasayı işaret etmelidir.

DÜNYA KÜRDLERİNİ KARŞIMIZA ALMAYALIM

Dış politikamızın Ortadoğu ve uluslar arası platformlarında Kürdleri karşımızda  görmek yerine, neden  diplomatik destek gücümüzün hipotezi olmasınlar. Tüm Kürd vatandaşlarımızı barış ve demokrasi ikliminde sorunlarıyla değil haklarıyla tanımak ve birlikte yaşamak zamanıdır diyor, Toplumsal Mutabakat Derneği olarak yeni süreci desteklediğimizi tekrarlıyoruz.”

   

Editör: ALİ ABBAS YILMAZ