Bu olaylar, imamların toplumdaki saygın imajını zedelerken dini kurumlara yönelik güvensizliği de artırdı.
İmamlar, toplumda genellikle örnek alınan, ahlaki değerlere sahip kişiler olarak görülür. Ancak son dönemde yaşanan olaylar, bu imajı ciddi şekilde zedelemeye başladı.
Özellikle çocuklara yönelik istismar, şiddet ve dolandırıcılık gibi suçların imamlarla ilişkilendirilmesi, toplumda büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor.
Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran olayı uzun süredir gündemdeki yerini almaya devam ediyor. Bu olayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında imamın da ifadesine başvuruldu.
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde kaybolduktan 19 gün sonra cesedi dere yatağında çuval içinde bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cinayet soruşturmasında şüphelilerden biri olan imam R.K. hakkında ciddi iddialar ortaya atıldı.
Cinayet soruşturması sırasında gözaltına alınan ve ardından serbest bırakılan R.K.’nın telefonunda uygunsuz görüntüler bulunduğu öne sürüldü.
Bu iddiaların ardından Diyanet İşleri Başkanlığı, imam R.K. hakkında idari soruşturma başlatarak Diyarbakır’a iki müfettiş gönderdi.
İmam R.K. ise iddiaların ardından yıllık izne çıkarıldı ve soruşturmanın sonucunu bekliyor.
Bir başka skandal da Van’da yaşandı. iddiaya göre, kadın astsubay G.K., imam İ.S. ile para karşılığı cinsel ilişki yaşadı, ancak ödemesini alamayınca imamı dövdürerek gasp etti. Bu iddialar üzerine kadın astsubay ve iki askeri personel tutuklandı.
Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’ne bağlı İslamköy Mahallesi’nde yaşanan olay da filmleri aratmadı. Bir imam diğer bir imamın karısını kaçırdı.
Mahalleye bomba gibi düşen olayın ardından aile mağdur olan imama, ''Kızımızı da kaçıranı da vuracaksın'' diyerek talimat verdi. Araya şehrin kanaat önderleri girdi.
Diyarbakır’ın Kocaköy İlçesi’ndeki bir köyde de özel medrese imamlığı yapan O.E de, çocuğa cinsel istismar iddiasıyla tutuklandı.
Sadece son günlerde yaşanan bu olaylar, dini kurumlara yönelik güven sorununu da derinleştirdi.
İnsanlar, artık din adamlarına eskisi kadar güvenemiyor ve ibadethanelere gitmekten çekiniyor hale geldi.
Bu olaylar, dinin sadece ibadetlerle sınırlı olmadığını, aynı zamanda ahlaki değerlerin de önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
İmamlık, sadece bir meslek değil, aynı zamanda büyük bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun bilincinde olmayanlar, hem kendilerine hem de topluma büyük zararlar veriyor.
Bu tür olayların tekrarlanmaması için, hem devlet hem de toplum olarak daha duyarlı olmalı.
Peki bu durumda ne yapılmalı ?
Dini kurumların daha şeffaf olması, iç denetim mekanizmalarını güçlendirmesi ve hesap verebilirlik ilkesini benimsemesi gerekmektedir.
Din adamlarının yetiştirilme sürecinde ahlaki değerlere, psikolojiye ve çocuk haklarına dair eğitimler verilmesi önemlidir. Toplumda da bu konuda farkındalık yaratılmalıdır.
Dini kurumların faaliyetlerinin bağımsız kurumlar tarafından denetlenmesi, suistimalleri önlemeye yardımcı olabilir.
Din adamlarına psikolojik destek hizmetlerinin sunulması, oluşabilecek sorunların erken teşhis edilmesine ve önlenmesine yardımcı olabilir.
Özellikle ahlaki değerleri çökerten bu tür suçlara karışan imam ve diğer dini görevlilerin en ağır cezaya çarptırılması gerekir.
Çözüm üretilip önlem alınmaması halinde bu ve benzeri olaylar artarak devam edecektir.