Eyüp Kaçar
Yapılan araştırmalarda, Türkiye'de kadınlar ve gençlerdeki yalnızlık hissinin giderek arttığı belirtildi.
Türkiye’de Aile ve Yalnızlık Araştırması tarafından kadınlar ve gençlerle ilgili bir araştırma yaptı. Araştırmada, 18-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 40’ının kendini yalnız hissettiği ortaya çıktı.
Kadınların da yüzde 40'ının kendini yalnız hissettiği belirtilen araştırmada, ayrıca 55 yaş üstündeki kişilerin de yüzde 26’sının kendini sıkça yalnız hissettiği bildirildi.
YALNIZLIK SEÇİMİ
Yalnızlık hissi ile yalnız kalma ihtiyacı arasında fark olduğu belirtilen araştırmada, kişinin kendi sağlığına ve görünümüne dikkat etmemesi, öz bakımını kaybetmesinin verdiği rahatsızlık hissiyle yalnızlığın ortaya çıktığı kaydedildi.
Araştırmada, ''Yalnız kalmaya vakit ayırmak önemli ve sağlıklı. Ancak, sorun, insanlarla bağlantınızın kopması ve sosyal ilişkilerin kurallarının ve nasıl yürüdüğünün unutulmaya başlamasıdır'' denildi.
Üsküdar Üniversitesi ve Metod Araştırma Şirketi ortaklığıyla 2022'nin Kasım ayı boyunca Türkiye’nin 81 ilinde 18-70 yaş aralığında toplam 6 bin 100 kişi ile yapılan çevrimiçi anket her üç katılımcıdan birinin sıklıkla yalnız hissettiğini bulmuştu.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yalnızlıkla ilgili yaptığı değerlendirmede, modernizmin kâbusunun yalnızlık olduğunu söyledi.
Sanal ilişkilerin mutsuzluk ve yalnızlıkları arttığını belirten Prof. Dr. Tarhan, yalnız bırakılan insanın gelişemediğine dikkati çekti.
''SOSYALLİK SONRADAN ÖĞRENİLİYOR''
İnsanın biyolojik ve psikolojik doğası ile yalnızlık arasında iyi ilişki kurması gerektiğini, insanın sosyal olarak geliştiğini anlatan Tarhan, Ukrayna’da, 3 yaşından 10 yaşına kadar köpeklerle birlikte büyüyen Oxana Malaya’yı hatırlatarak, şöyle dedi:
''Köpekler gibi havlıyor, köpekler gibi yürüyor, ağzıyla yemeye çalışıyor, ellerini kullanmıyor, dört ayak üzerinde hareket ediyor. Bulunduğu zaman hemen korumaya alınıyor. Ancak 20 yaşına doğru iki ayak üzerinde yürümeye, ufak ufak bazı şeyler konuşmaya başlayabiliyor. Yani ince motor, kaba motor, dil gelişimi, sosyal, duygusal ve duyusal becerisi çevreden nasıl gördüyse öyle gelişiyor. Demek ki insanoğlu sosyalliği sonradan öğreniyor.''
İSTENMEYEN YALNIZLIKLAR
Prof. Dr. Tarhan, özgüven adı altında öz beğeninin büyütüldüğünü, narsisizm, yani benmerkezciliğin (kendi egosunu tatmin etme, ön plana çıkarma) büyütüldüğünü kaydederek, şöyle dedi:
''Kimseye hesap vermek zorunda kalmıyorsun, kendi kararlarını kendi başına alabiliyorsun. Kimseye danışmaya ihtiyacın yok. ‘İlişkiye ayıracak vaktim yok. Başkasının sorumluluğunu taşımak istemiyorum.’ diyorlar. Bu tarz kişiler de istemedikleri halde yalnız kalıyorlar. İstemediği halde yalnız kalıyor. Bunlar egosu yüksek kişiler oluyor. Genellikle bir iletişim, sohbet başlatamıyorlar. İnsan ilişkilerinde ‘benim fikrim budur’ diyemiyorlar. Yalnızlık zırhına sığınıyorlar.''
KADIN-ERKEK YALNIZLIĞI
Tarhan, özellikle kadınların kendilerini çok yalnız ve sevilmiyor hissettiklerini ve mutsuz olduklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
''Çocuklarına iyi davranamıyor, anneliği ve işi iyi yapamıyorlar. Sonucunda çevresi tarafından eleştiriliyor ve durum kötüye gidiyor. Kadın ile erkek beyninin farkı buradadır. Kadın beyni stres altında yalnızlığı gidererek rahatlar. Erkek beyni de stres altında zihinsel sığınağına yani yalnızlığa sığınıp öyle çözüm üretmeye çalışır. Evde de gerginlik varsa, sohbet, paylaşım yoksa kadınlar kendilerini kötü hissediyorlar.''
YALNIZLIĞI GİDERMENİN YOLLARI
Prof. Tarhan, yalnızlığın giderilmesi için korkuların tanınması ve yönetilmesi gerektiğini ifade etti.
Modernizmin bazı seçilmiş yalnızlıkları arttırdığı için bunlara modern özgürlük dendiğini kaydeden Tarhan, ''Seçilmiş yalnızlık, CEO’ların, liderlerin hastalığıdır'' dedi.
Yalnızlığa kişilerinn kendilerinin sebep olduğunu, toplumun da çevresinin de onu yalnız bırakmak zorunda kaldığını anlatan Prof. Dr. Tarhan, bu kişilerin yalnızlığı gidermek isteyenleri de reddettiğini söyledi.
Prof. Dr. Tarhan, ''Bir de paranoid kişiler çok yalnız kalır. Kimseye güvenmedikleri için yalnızlığı seçerler. Her yaklaşanı bir tehdit gibi şüpheli görürler. Yalnızlığa itilmiş oluyorlar ama farkında olmadan kendileri buna davetiye çıkarmış oluyorlar. Yalnızlığı gidermek için korkularımızı tanımamız ve yönetebilmemiz gerekir. Korkularımızı yok edemeyebiliriz çünkü korkular belirli bir noktada insanı tehlikeden korur. Dozu kaçtığı zaman da zaafımız haline gelir korkular.''
Sorun teşhis edildikten sonra, sosyal izolasyonun kaygı, depresyon gibi daha ciddi bir hal almasına engel olacak bazı müdahale ve bakımlara başvurmanın mümkün olduğu belirtilirken, bir sağlık uzmanının yardımıyla sosyal faaliyetler ve toplumla bağların yeniden kurulmasının başarılabileceği bildirildi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yalnızlık konusunda ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
''Aile içerisinde çok önerdiğim 4 kural var: Sevgi dolu bir bakış, içten bir tebessüm, sıcak bir dokunuş ve birkaç güzel söz. Bu dört madde yakın ilişki ve yaşantılarda yalnızlığa çaredir.''