cermikgazetesi.com - Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) verilerine göre, Son yıllarda tüm zamanların rekorunu kıran sel vakalarının sayısının artmaya devam edeceği belirtildi.

BBC Türkçe bu artışın nedenlerini ve sebep olduğu ekonomik kayıpların büyüklüğünü araştırdı.

Şiddetli yağış ve seller; fırtına, dolu, don, sis, hortum, kuraklık, orman yangını, yüksek sıcaklık ve kum fırtınası gibi vakalarla birlikte "meteorolojik afet" olarak sınıflandırılıyor.

MGM'nin 2010-2021 arasında Türkiye genelindeki meteorolojik afetlerin dağılımını gösteren verilerine göre Haziran ayı istikrarlı bir şekilde en fazla afetin görüldüğü ay.

Almanya Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü Meteoroloji ve İklim Araştırmaları görevlisi Dr. Gamze Koç'un paylaştığı verilere göre Türkiye'de sellerin yaklaşık olarak yüzde 40'ı yaz, yüzde 24'ü ilkbahar, yüzde 20'si kış ve yüzde 16'sı sonbahar aylarında yaşanıyor.

Türkiye'de sellerin özellikle son yıllarda rekor kırmasının altında  iki temel etken olduğuna değinen Dr. Koç, yaşanan bu durumu şöyle açıkladı:

''Birincisi, ülkemizde ortalama en çok yağış Aralık-Mart ayında gerçekleşiyor. Fakat bu yağışlar toplamda uzun süreye dağılan, yoğunluğu düşük yağışlar ya da kar yağışı. Bu sakin yağışlar sırasında, su topraktan yer altına süzülmeye imkan buluyor çünkü toprak Temmuz-Ekim arası sıcaklardan dolayı düşük neme sahip ve kuru.

Aralık-Mart dönemi boyunca toprak neme doyuyor ve doygunluğu yüksek hale geliyor. Hemen bu sürecin ardından meydana gelen kısa süreli ve yoğun yağışlar (örneğin 90-100 mm'nin 10-15 dakikada düşmesi gibi) toprak zaten suya doygun olduğu ve yağış şiddetli olduğu için infiltrasyona zaman kalmadan aniden yüzeysel akışa geçerek sel olaylarını meydana getiriyor.

İkincisi de şehirleşen yerlerde, toprak yüzey alanı azaldığı ve sızmanın mümkün olmadığı beton yüzeyler olduğu için yüzeysel akış daha hızlı tetikleniyor."

''YAĞIŞLAR KENTLERİ ETKİLİYOR''

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü ve Afet Yönetim Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da, Haziran ayındaki artışın daha çok kentleri etkilediğini söyledi.

Oluşum hızına göre sellerin; yavaş, hızlı ve ani seller olmak üzere üçe ayrıldığını, oluşum yerlerine göreyse, akarsu ve dere selleri, kuru vadi selleri, kent selleri, kıyı selleri ve baraj selleri olmak üzere beşe ayrıldığını anlatan Kadıoğlu, yavaş ve hızlı sellerin genellikle akarsularda sonbahar ve kış aylarında gözlemlendiğini bildirdi.

Kadıoğlu, şöyle dedi:

''Sele neden olan yerler genellikle su geçirmeyen mekansal yüzeylerin olduğu yerler, yani kentler.

Çarpık kentleşme o kadar büyüdü ki, son 10 yılda İstanbul ve Ankara'da su geçirmeyen mekansal yüzeylerin büyüklüğü iki katına çıktı. Gök gürültülü ve sağanak yağışlarla gelen su, beton ve asfalt nedeniyle toprakla buluşamıyor.

"Yeterli altyapı, yağmur suyu yönetimi ya da drenaj olmayınca caddeler dereye, çukur yerler göle dönüyor. Büyükdere Caddesi gibi adında dere olan caddeler var.''

Su Politikaları Uzmanı ve Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız da, 2010 sonrası Haziran'da yağışların ortalama yüzde 65 arttığını söyledi.

Türkiye'de son 10 yılda her yıl ortalama en az 100 sel olayı yaşandığı kaydedilen MGM verilerine göre, bazı bölge ve illerin bu sellerden daha fazla etkilendiği belirtildi.

Editör: NAZMİ KAHRAMAN