AK Partili eski milletvekili Orhan Miroğlu, Suriye’deki silahlı gruplar arasında çıkan çatışmalar ve devamında sivillere de yönelen saldırılarla ilgili X hesabından değerlendirmeler yaptı.
Suriye’de Arap Alevi nüfusun yoğunlukla yaşadığı sahil kesiminde devrik Esad rejimi yanlısı eski askerler ile Suriye güvenlik güçleri arasında çatışmalar çıkmış, olaylar devamında Esad rejiminin devrilmesine iştirak etmiş bazı silahlı gruplar tarafından Alevi sivilleri hedef alan saldırılara da evrilmişti.
“Suriye’yi istihbarat raporlarıyla anlamaya çalışmak yanıltıcı”
Olayların Suriye’yi bir iç savaşa sürükleyebileceği uyarısını yapan Miroğlu, Suriye’nin bu koşullarında Türkiye’nin YPG-SDG’ye karşı tutumunun Türkiye’nin çıkarlarına zarar verebileceğine işaret etti.
Miroğlu’nun açıklaması şöyle:
“Humeyni Tahran havaalanına inmek için Paris’ten kalkan bir uçağa bindiğinde ve Tahran’da milyonlarca kişi tarafından karşılandığında İran’da kimsenin pek de beklemediği bir devrimin gerçekleşmekte olduğu görüldü ve CIA’in İran için geçtiği raporların ne kadar boş- beleş olduğu da ortaya çıktı.
Diyeceğim, Suriye’yi sadece istihbarat raporları ve oyunları üzerinden anlamaya çalışmak aynı şekilde yanıltıcı sonuçlara yol açabilir.”
“Savaş kapıdayken elinizden silahınızı almaya çalışana iyi şeyler hissetmezsiniz”
“Suriye öyle görülüyor ki, bir iç savaşa sürükleniyor ve böyle bir iklimde değil silahlı örgütler, aşiretler bile elindeki silahı bırakmaz. Elinde silah olan kim olursa olsun en azından insani korunma duygusuyla hareket eder, bunu bilelim.
Öyle ya savaş kapıdayken ve kimin eli kimin cebinde belli değilken biri sizin elinizdeki silahı almaya çalışırsa hiç de iyi şeyler hissetmezsiniz ona karşı!”
“Kürt yerleşimlerini bombalama stratejisi gözden geçirilmeli”
“Böyle bir Suriye’de, Türkiye nasıl ve kiminle var olacak sorusunu sormak ve cevap aramak milli bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Soruya doğru cevap aramak, Türkiye’nin şu an Öcalan’ın çağrısı nedeniyle içinde bulunduğu tartışmalarda varlığını gösteren kadim Kürt paranoyasındaki kimi ezberlerin bozulmasıyla mümkündür.
Esatçı grupların belli ki arkalarına uluslararası güçleri alarak başlattıkları kalkışma Suriye’de mezhep ve etnik çatışma ve savaşları tetikleyecek önem ve vahamettedir.
Böyle bir iklimde Suriye Kürtlerinin -içlerinde Suriyeli olmayan PKK’lılar da var elbette ve bu sorun çözülemeyecek bir sorun da değildir- elindeki silahı almaya ve Kamışlo’yu ve Kürtlerin yaşadığı yerleşimleri askeri tesis bile olsa bombalamaya dayalı bir stratejinin gözden geçirilmesi gerekir. Bu strateji bu haliyle devam ederse, Türkiye’nin milli çıkarları üzülerek söylüyorum, maalesef beklenmedik ölçülerde zarar görebilir.”
“Kimse bu yazdıklarından ötürü hücuma kalkmasın”
“Sakın ola ki, kimse, 12 yıl önce konuşulması bile kendi mahallesinde ihanet olarak görülen ve ‘içinde bulunduğumuz zaman silahları pazarlık masasına getirmenin zamanı değil, Silahları Gömme’nin zamanıdır’ diyerek bir kitaba, bedelini ödemeyi göze alarak imza atmış bir yazara, bu yazdıklarından ötürü hücuma kalkmasın!
İnandığı şeyi yazıyor o kadar!”
“Silahları Gömmek”
Miroğlu’nun PKK hakkındaki “Silahları Gömmek” adlı kitabı 2012 yılında çıkmıştı.
Kitabın tanıtım yazısında şu paragraf yazıyordu:
“Kürt sorununda şiddetle belirlenen tarihin sonu yaşanıyor. İçinde bulunduğumuz dönem, silahların gücünü müzakere masasında pazarlık etmenin zamanı değildir. Silahları gömmenin zamanıdır…”