Johns Hopkins Üniversitesi deneyimli aşı araştırmacısı Arturo Casadevall, aşıların, insanlığın en büyük icadı olarak kabul edildiğini ve bebeklikten yetişkinliğe kadar önleyici bakımın omurgasını oluşturduğunu söyledi.
Son zamanlarda aşılara, kanıtlanmamış güvenlik endişeleri ve bazı sebeplerle şüpheyle bakıldığını ifade eden Casadevall, şöyle dedi:
''Bu durum, aşı tereddüdünü artırarak kızamık gibi ölümcül hastalıkların yeniden ortaya çıkmasına neden oluyor. Aşılar, vücuda enfeksiyon riski almadan belirli bir mikroptan korunmayı öğretir. Vücuda enjekte edilen aşılar, lenf düğümlerine giderek bağışıklık sistemini harekete geçirir. Bağışıklık sistemi, aşıdaki talimatları kullanarak antikorlar ve hücre aracılı bağışıklık oluşturur. Böylece vücut, gelecekte aynı mikropla karşılaştığında kendini savunmaya hazır hale gelir.
FARKLI AŞI TÜRLERİ
Günümüzde birçok farklı aşı türü bulunmaktadır. Bazı aşılar, öldürülmüş veya zayıflatılmış mikropları içerirken, bazıları mikrop parçalarını veya mRNA'yı kullanır. mRNA aşıları, kaslara enjekte edilerek virüsün proteinini üretir ve bağışıklık sistemini uyarır. Her aşı türü, farklı mekanizmalarla bağışıklık tepkisini tetikler.
AŞI GÜVENLİĞİ VE YANLIŞİ ANLAMALAR
Aşılar, sıkı test süreçlerinden geçirilir ve son derece güvenlidir. Otizme neden oldukları veya başka zararlı etkileri olduğu yönündeki iddialar kanıtlanmamıştır. Aşılar, milyonlarca hayat kurtarmış ve birçok ölümcül hastalığı ortadan kaldırmıştır. Özellikle konjuge aşılar, modern tıbbın mucizelerinden biri olarak kabul edilir.
Aşılar, sadece bireyleri değil, tüm toplumu korur. Aşılanma oranlarının yüksek olması, salgınların yayılmasını engeller ve bağışıklığı düşük olan kişileri korur. Aşı tereddüdü, toplum sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturur ve aşılanma oranlarının düşmesine neden olur. Bu durum, kızamık gibi ölümcül hastalıkların yeniden ortaya çıkmasına yol açabilir.''