GÜNDEM

Depremin yıl dönümünde önemli ve kritik öneriler

Kahramanmaraş merkezli depremin ikinci yıl dönümünde açılama yapan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, yeni bir afetlerle mücadele stratejisine ihtiyaca dikkat çekti.

Abone Ol

Kahramanmaraş merkezli depremin ikinci yıl dönümünde açılama yapan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, yeni bir afetlerle mücadele stratejisine ihtiyaca dikkat çekti. 

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu tarafından 6 Şubat depreminin yıldönümü nedeniyle uyarılar ve önerilerin yer aldığı bir açıklama yapıldı. 

Bugünlerde kamuoyunu yoğun bir şekilde meşgul eden Ege Denizindeki depremlerin Türkiye’nin sadece kara bölgelerinin değil etrafındaki denizlerle birlikte üzerinde bulunduğu coğrafyanın jeolojik ve tektonik gerçeğini ve karşı karşıya kalabileceği riskleri tüm açıklığı ile bir kez daha ortaya koyduğu belirtilen açıklamada, “Bu jeolojik yapı depremlerle birlikte tsunami, volkanik faaliyetler gibi bir çok jeolojik kökenli riski bir arada değerlendirmeyi ve kentlerin en kötü afet senaryolarının oluşturulmasını zorunlu kılmaktadır.  Somut jeolojik, ekolojik ve yapılı çevre gerçeklerimizi yansıtmayan, halkımızın sağlıklı, dengeli, güvenli ve tüm varlıklara saygılı bir çevrede yaşama hakkını korumayan, afet risk azaltma sistemini öncelemeyen mevcut düzeni artık istemiyoruz!” denildi.

Açıklamada, sıradan doğa olaylarının felakete dönüşmesini engellemeyen, doğal çevreyi yok eden, insanların ve doğadaki diğer canlı varlıkların yaşam hakkını korumayan, adı ve kaynağı ne olursa olsun bir türlü çalışmayan ya da çalıştırılmayan “İmar, Planlama, Yapı Denetim, Kentsel Dönüşüm, Yangın Yönetmeliği” gibi çoğunluğu kâğıt üzerinde kalan strateji ve belge düzenlemelerin kabul edilmediği belirtildi. 

Jeoloji Mühendisleri Odası açıklamasında, bir an önce, hiçbir sektörel ayrıcalık, muafiyet ve istisna içermeyen; iklim krizi nedeniyle büyüklüğü ve şiddeti artan afet risklerine karşı yaşam alanlarını daha dirençli ve hazırlıklı hale getirecek, doğa tabanlı çözümler içeren yeni bir afetlerle mücadele stratejisine ihtiyaç olduğu belirtilerek, şöyle denildi:

“Afetlerin ‘takdiri ilahi’nin değil, ‘takdiri idari’nin bir sonucu olduğunu bilen; 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri, İliç maden faciası ve Bolu Kartalkaya yangını arasında özünde fark görmeyen, afet suçlarına karşı müsamaha göstermeyen yeni bir mücadele ve bakış açısına ihtiyacımız var. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği kapsamına girmeyen tesislere ÇED muafiyeti tanıyan, İzmir-Aliağa’daki gemi söküm örneğinde olduğu gibi ÇED raporu alınmadan işletmelere izin veren, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik öncesinde inşa edilen yapılara istisnalar tanıyan, Bolu Kartalkaya Oteli örneğinde olduğu gibi 78 vatandaşımızın yanarak can vermesine seyirci kalan, ‘İmar Barışı’ adı altında, ‘Yapı Kayıt Belgesi’ ile afet risklerine açık, deprem güvenliği olmayan yapıları meşrulaştıran ve bütün bunları ‘kamu yararı’ gibi yüksek bir idealle yaptığını iddia eden siyaseti ve bu siyasi anlayışları reddediyoruz. İnsanı, doğayı ve yaşam alanlarımızı tahrip eden, afet tehlike ve risklerine açık ve korumasız hale getiren ayrıcalıkların kaldırılmasını talep ediyoruz. Merkezi ve yerel idareler; afetlerle mücadele ve korunma strateji belgelerini, bugüne kadar yaşanan afet ve acil durum deneyimlerini, uluslararası afet yönetim tecrübelerini ve Birleşmiş Milletler Afet Risklerinin Azaltılması Sekretaryası tarafından yayınlanan ‘Dirençli Kentler’ ve ‘Kentimi Hazırlıyorum’ kampanyalarını baz alarak ‘Afet Risk Azaltma Manifestosu’ hazırlamalıdır.”