ijital paranın hızla hayatımıza giren yeni bir uygulama olduğunu belirten Prof. Dr. Burhan Pektaş, işletmelerin dijital ödeme sistemlerine geçişinde önemli artılar ve bazı riskler bulunduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Burhan Pektaş, dijital paraya geçmenin avantajlarını şöyle sıraladı:
“Dijital para kolay, hızlı ve temassız işlemlere olanak tanır ve kullanıcı deneyimini geliştirir. Basım, dağıtım ve elleçleme gibi fiziksel nakitle ilişkili maliyetleri azaltır. Ayrıca dijital işlemler takip edilebilir, dolandırıcılık, kara para aklama ve diğer yasa dışı faaliyetleri azaltır. Cep telefonları ve internet erişimi aracılığıyla banka hesabı olmayan veya yetersiz banka hesabı olan kişilere finansal hizmetlere erişim sağlar. İşlemleri hızlandırır, ödeme sürelerini azaltır ve genel ekonomik üretkenliği artırabilir.”
YAŞLI NÜFUS VEYA DİJİTAL CİHAZLARA ERİŞİMİ OLMAYANLAR UYUM SAĞLAMADA ZORLANABİLİR
Dijital paraya geçmenin dezavantajları konusunda da bilgi veren Prof. Dr. Burhan Pektaş, “Dijital para işlemleri takip edilebilir, bu da veri gizliliği ve gözetim konusunda endişelere yol açar. Dijital cüzdanları ve ödeme sistemlerini hedef alan bilgisayar korsanlığı, dijital hırsızlık ve siber saldırı riskinin artmasına neden olur. Tüm bölgelerde mevcut veya güvenilir olmayabilecek sağlam bir dijital altyapı gerektirir. Üstelik internet erişimindeki kesintiler, elektrik kesintileri veya sistem arızaları işlemleri durdurabilir. Yaşlı nüfus veya dijital cihazlara erişimi olmayanlar uyum sağlamayı zor bulabilir.” diye konuştu.
DİJİTAL PARA KULLANIMININ ETKİLERİ…
Dijital para kullanımının etkilerine de işaret eden Prof. Dr. Burhan Pektaş, “E-ticaretin artması ve nakit işleme maliyetlerinin azalmasıyla işletmelerin çalışma şeklini yeniden şekillendirebilir. Merkez bankaları para arzı üzerinde daha fazla kontrole sahip olabilir ve bu da para politikasının uygulanmasını kolaylaştırabilir. Dijital cüzdanlar ve finansal teknoloji çözümleri öne çıktıkça geleneksel bankacılık hizmetlerine olan bağımlılığın azalmasına yol açabilir.” şeklinde konuştu.
“Dijital paranın siber saldırılar, veri ihlalleri, sahtekarlık, teknik güvenlik açıkları gibi birçok farklı yönden güvenlik riskleri bulunmaktadır.” diyen Prof. Dr. Burhan Pektaş, “Bunları şöyle özetleyebiliriz. Dijital ödeme sistemleri ve cüzdanlar, bilgisayar korsanlığı, kimlik avı ve kötü amaçlı yazılım saldırılarına karşı savunmasızdır. Kişisel ve finansal veriler tehlikeye atılabilir ve bu da kimlik hırsızlığına ve finansal kayıplara yol açabilir. Yetkisiz işlem ve dijital para birimlerinin sahtekarca kullanımı riskinin artmasına neden olur. Dijital platformların yazılımlarındaki hatalar ve kusurlar kötü niyetli kişiler tarafından istismar edilebilir. Bu durumlara karşı işletmelerin alabileceği bazı önlemler vardır. Bunları da kısaca şöyle sıralayabiliriz; Güçlü şifreleme, çok faktörlü kimlik doğrulama ve düzenli güvenlik güncellemeleri uygulamak. Çalışan personeli kimlik avı girişimlerini ve diğer yaygın siber tehditleri tanıma konusunda eğitmek. Güvenlik açıklarını belirlemek ve azaltmak için düzenli olarak güvenlik denetimleri ve risk değerlendirmeleri yapmak. Güvenli veri depolama çözümleri kullanmak ve veri koruma yönetmeliklerine uyumu sağlamak. Ayrıca siber olaylardan kaynaklanabilecek olası finansal kayıplara karşı korunmak için işletmeler siber sigorta yaptırmayı düşünebilirler.” dedi.
DİJİTAL PARANIN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ POTANSİYEL ETKİLERİ NELERDİR?
Öte yandan Prof. Dr. Burhan Pektaş, dijital paranın Türkiye ekonomisi üzerindeki potansiyel etkilerini ise şöyle değerlendirdi:
“Dijital para, Türkiye'deki yeterince hizmet alamayan bölgelere finansal erişim sağlayarak ekonomik katılımı artırabilir. Çevrimiçi işlemleri kolaylaştırır, potansiyel olarak e-ticareti ve dijital işletmeleri canlandırır. Dijital işlemlerin takibi daha kolaydır, bu da gayri resmi ekonominin boyutunu küçültebilir ve vergi gelirlerini artırabilir. Türkiye Merkez Bankası, para arzı üzerinde daha kesin bir kontrole sahip olabilir ve ekonomik istikrarı iyileştirebilir. Ulusal bir dijital para birimi, yabancı dijital para birimlerine olan bağımlılığı azaltarak Türk lirasının istikrarına yardımcı olabilir.”