“Zirai don tehlikesi” “Zirai don tehlikesi”

İlahiyat fakültelerinin kuruluşunun 100'üncü yılı vesilesiyle Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM), İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi iş birliğiyle "100. Yılında Türkiye’de İlahiyat Fakülteleri" başlıklı uluslararası bir akademik etkinlik düzenlendi. İlahiyat fakültelerinin geçmişi, bugünü ve geleceği üzerine bilgi ve fikir paylaşımı yapılan sempozyumda, ilahiyat fakültelerinin tarihsel kökleri, üniversiteler içindeki bugünkü yeri ve geleceğe yönelik vizyonları ele alındı. Program Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlarken, konuşmacıların kürsü konuşması ile devam etti.

"Biliyoruz ki daha iyi bir hayat, daha güzel bir gelecek ancak daha iyi bir eğitimle mümkündür"

Programa katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "100'üncü yılında Türkiye'de ilahiyat fakültelerinin tarihi, misyonu, vizyonu hakkında müzakerelerde sunulmak üzere, birçok seçkin ilim insanının katıldığı ilmi bir toplantı vesilesiyle bir aradayız. Bu anlamlı buluşmamızın ilahiyat alanındaki meselelerimize dair ortak bir zemin, ufuk ve çözüm noktasında önemli sonuçlara vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Hepimizin bildiği gibi bizler, 'İkra' emriyle başlayan ilk ayetlerinde ilimden, kalemden bahseden, okumaktan, öğrenmekten bahseden bir kitabın mensuplarıyız, inananlarıyız. İnsanları ilme öğrenmeye teşvik eden ve 'şüphesiz ben muallim olarak gönderildim' buyuran bir peygamberin ümmetiyiz. Her daim bilgiyi yücelten bir inancın ve ilmin her alanında insanda öncülük etmiş bir medeniyetin mensuplarıyız. Biliyoruz ki daha iyi bir hayat, daha güzel bir gelecek ancak daha iyi bir eğitimle mümkündür" dedi.

"Ahlakın ve hukukun evrensel normlarını kendi bencil dünyalarına hapseden Batı merkezli bir anlayış yeryüzünü kaosa, savaşa mahkum etmiştir"

Erbaş konuşmasının devamında, "Müminler bütün zamanlarda bilgiyi hikmet ve ahlak boyutuyla ele alarak, tevhid ve hukuk zemininde hayatı inşa etmeyi varoluşun gayesi kabul etmişlerdir. Son üç asır boyunca dünyanın en temel sorunu ve en vahim krizi esasında epistemolojik ve ontolojik krizdir. Yani bilgi ve varlık tasavvurunda yaşanan savrulmalar sosyal, siyasal, ekolojik, iktisadi, küresel krizlerin ve bireysel bunalımların, umutsuzlukların temelini oluşturmaktadır. Varlığın aşkın boyutunu reddeden, alemin Allah ile irtibatını yok sayan, ahlakın ve hukukun evrensel normlarını kendi bencil dünyalarına hapseden Batı merkezli bir anlayış, bütün yeryüzünü kaosa, savaşa, yoksulluğa, umutsuzluğa mahkum etmiştir" ifadelerini kullandı.

Editör: Nazmi Kahraman