Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi Hafıza Müzesi Girişim Grubu, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası işkenceyle anılan ve “En kötü şöhretli 10 cezaevinden” biri olan Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi önünde açıklama yaptı. Eyleme Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve o dönem cezaevinde kalan kişiler katıldı.
Kürtçe ve Türkçe yapılan açıklamanın Kürtçesini girişim grubundan Refik Karakoç, Türkçesini ise yine girişim grubundan Haluk Yıldızhan okudu. “İşkence evine” dönüşen cezaevinde, baskıya, işkenceye, asimilasyona, itirafçılığa zorlama ve benzeri uygulamalara karşı, tutsakların topluca direnişe başlamasının 41’inci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Yıldızhan, direnişin başarıyla ulaştığına dikkat çekti. 5 Eylül 1983’ün, direniş kıvılcımının yakıldığı, cezaevinde “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganının cezaevinin her tarafını sardığı söyleyen Yıldızhan, 1980 darbesinin etkisini hala gösterdiğini ve cezaevlerindeki durumun aynı olduğunu belirtti.
‘İşkenceye karşı direnişler’ süreci
Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nin, “Kürt düşmanlığının, ırkçı, şoven, insanlık dışı anlayışın tüm çıplaklığıyla uygulandığı, darbecilerin özel, planlı bir imha merkezi” olduğunu sözlerine ekleyen Yıldızhan, “Kürt halkının mücadeleci dinamikleri, siyasetçi, aydın, yazar, sanatçıları başta olmak üzere, toplumun her kesiminden insanlarımız uygulanan vahşi işkencelerden nasibini aldı” dedi. 1981-84 yılları arasında işkencede 34 kişi yaşamını yitirdiğini ve yüzlerce kişinin sakatlandığını hatırlatan Yıldızhan, bu sürecin “işkence ve işkenceye karşı direnişler” süreci olarak sürdüğünü belirtti.
Talepler
5 No’lu cezaevi binasının bir bütün olarak aslına uygun bir şekilde dizayn edilmesi ve cezaevinde yatanların, o günleri yaşayanların görüş ve önerileri mutlaka dikkate alınarak, hafıza müzesine çevrilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldızhan, taleplerini şöyle sıraladı:
“* Bugüne kadar birçok tadilat gören cezaevi binası, fiziki olarak 1980-84 yıllarındaki durumuna uygun hale getirilmelidir.
* Cezaevi binasının içinde başka bir müze düşünülmemelidir. 5 No’lu Cezaevi binasına başka bir amaç için dokunulmamalıdır. Sadece askeri darbe döneminde yapılan işkenceler ile yüzleşmek ve yapılanları gelecek kuşaklara aktarmak için hafıza müzesi olarak düzenlenmelidir.
* Cezaevinin iç dizaynında, müze için meteryallerin toplanması sürecinde Kültür ve Turizm Bakanlığı o dönemi yaşayan bizlerle ortak çalışma yürütmelidir.”
Yıldızhan, kamuoyuna, hak, hukuk, barış ve insan hakları savunucularına, 5 No’lu Cezaevi’nin Hafıza Merkezi olması için duyarlı olma çağrısında bulundu.