İRFAN GÖZEN /ÖZEL HABER
Diyarbakır 19. yüzyılda derinden etkileyen bir sosyal ve ekonomik dönüşüme sahne oldu. Osmanlı Devleti'nin bu büyük göç dalgasını yönetme çabaları, bölge için beklenmedik sonuçlar doğurdu.
Rusya’nın Kırım’ı 1783 yılında işgal etmesiyle başlayan göç dalgaları, 19. yüzyılın ikinci yarısında doruk noktayan ulaştı.
Çeşitli kaynaklarda yer alan bilgilere göre, Şeyh Şamil önderliğindeki direnişin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, milyonlarca Kafkasyalının Anadolu’ya göç etmeye başladığı belirtiliyor.
GÜVENLİK İÇİN GETİRİLDİLER, GÜVENSİZLİK YARATTILAR
Yaşanan göçle büyük zorluklar yaşayan Osmanlı Devleti'nin, Kırım ve Kafkas göçmenlerini Arap aşiretlerinin yağmalarına karşı kullanmak amacıyla planlama yaptığı anlatılıyor.
Çeçen ve Çerkez göçmenler için daha önce Arap aşiretlerinin yağmaları nedeniyle insansızlaşmış olan Diyarbakır'ın güneyindeki verimli araziler, tahsis edildi.
Güvenliğin sağlanması amacıyla Arap aşiretlerinin saldırılarına karşılık bu bölgelere yerleştirilen göçmenlerin bir süre sonra en büyük asayiş sorunu haline geldiği ifade ediliyor.
Kaynaklarda, ''1860’lı yıllardan itibaren süregelen Kafkas göçlerinin, Diyarbekir ve çevresindeki durumu daha da zorlaştırdığı, yeni gelen göçmenlerin, zamanla bölgedeki asayişsizliğin başlıca nedenlerinden biri haline geldikleri'' anlatılıyor.
FELAKET KONSOLOSUN İZLENİMLERİNE YANSIDI
Diyarbakır'da görevli İngiltere Konsolosu Taylor raporda şu ifadelere yer eriyor:
''Bu göçmenlerin bölgeye yerleştirilmesi tam bir felakete yol açtı. Göçlerin ardından, Diyarbekir'in sosyo-ekonomik yapısı ciddi şekilde sarsıldı ve bu sarsıntının etkileri uzun yıllar boyunca hissedilecektir.''