Diyarbakır'daki tüm gelişmelerin, 2. Dünya Savaşından sonra CIA tarafından yıllarca rapor edildiği bildirildi.
Anadolu’nun Mezopotamya’ya açılan kapısı Diyarbakır, tarihin her döneminde stratejik önemini korumuş bir şehir. Coğrafi ve iklimsel uygunluğu, bu kadim şehri onlarca medeniyete ev sahipliği yapan bir merkez haline getirdi.
CIA'NIN ARŞİVLERİNDE DİYARBAKIR
Muğla Sıtkı Koçman üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nden Sinan Kıyanç'ın araştırmasında, 2. Dünya Savaşı sonrasında Diyarbakır’ın öneminin sadece tarih kitaplarında kalmadığı; ABD’nin gizli istihbarat örgütü CIA’nın arşivlerinde de yer bulduğu kaydediliyor.
ABD’nin 1947’de OSS’i lağvedip yerine kurduğu CIA'nin, Türkiye’nin ABD yanlısı dış politikasını yakından takip etmeye başladığı, Türkiye’nin stratejik illeri arasında yer alan Diyarbakır'ın, CIA’nın radarına takıldığı ve bu şehir hakkında birçok önemli belge hazırlandığı bildirildi.
Bu belgelerde Diyarbakır’ın stratejik konumu sıkça vurgulandığı ve özellikle de şehirdeki Kürt nüfusuna dikkat çekildiği yer alıyor.
CIA'nın 1 Haziran 1949 tarihli bir raporunda, bölgede meydana gelebilecek herhangi bir karışıklık durumunda Erzurum’daki Üçüncü Ordu’nun hazır beklediği belirtilirken, 21 Aralık 1959 tarihli bir belgesinde de, Diyarbakır’da 17 Aralık’ta gerçekleştirilen operasyonla Kürtçü faaliyetler yürüten 30 kişinin yakalandığı, bunların büyük çoğunluğunun üniversite öğrencisi olduğu ve komünistlerle bağlantılı oldukları iddia ediliyor.
PİRİNÇLİK VE ÇEKİÇ GÜÇ
Diyarbakır’ın askeri önemini pekiştiren bir diğer unsurun ise Pirinçlik radar istasyonu olduğu ve 1956’da kurulan bu radar istasyonunun, ABD tarafından 1997 yılına kadar aktif olarak kullanıldığı belirtildi.
Pirinçliğin Saddam Hüseyin’in olası saldırılarına karşı Kuzey Irak Kürtlerini korumak amacıyla oluşturulan Çekiç Güç operasyonları için de stratejik bir üs olarak hizmet verdiği anlatılıyor.
CIA arşivlerinde yer alan 25 Temmuz 1958 tarihli bir belgede ise, Diyarbakır hava üssünde konumlanmış F-100 ve F-84 tipi savaş uçakları, uçaksavarlar, tanklar ve diğer askeri araçların sayısı titizlikle listeleniyor.
Diyarbakır’ın tarihi sadece CIA belgelerinde değil, aynı zamanda Türkiye’nin siyasi çalkantılarında da kendini gösterdiği ifade ediliyor.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin lideri Alparslan Türkeş’in 23 Haziran 1975’te Diyarbakır’a yaptığı ziyaret, şehirde büyük olaylara sahne olduğu kaydediliyor.
Türkeş’in “Küçük Moskova’ya Gidiyorum” açıklaması, şehirdeki tansiyonu yükseltmiş ve bu ziyaret, çatışmalara yol açmıştı.
Diyarbakır, tarih boyunca olduğu gibi Soğuk Savaş döneminde de uluslararası ve yerel güçlerin ilgi odağı oldu.
Bu kadim şehir, sadece medeniyetlerin beşiği değil, aynı zamanda küresel politikaların da merkezinde yer aldı.