Diyarbakır tarihi ile ilgili araştırmalar yapan Prof. Kenan Haspolat, Diyarbekir'in, Osmanlı Devleti'nin en geniş ve önemli eyaletlerinden biri olarak uzun yıllar stratejik konuma sahip olduğunu belirtti.

Diyarbekir'in 1515 yılında Osmanlı topraklarına katıldığı kaydedilen araştırmada, şehrin karmaşık ve ilginç bir idari yapıya sahip olduğu ifade edildi.

Diyarbekir'in sıra dışı idari yapısının, hem Osmanlı devletinin merkezî yönetim anlayışını hem de bölgenin yerleşik düzenini yansıttığı kaydedilirken, ''Diyarbekir Eyaleti''nin idari yapısının, 3 üç temel unsurdan oluştuğu ifade edildi. Araştırmada, eyaletin idari yapısı şöyle sıralandı:

''Normal Osmanlı Sancakları: Amid (Diyarbakır), Harput, Akçakale gibi doğrudan merkez tarafından yönetilen sancaklar.

Özel İdareli Sancaklar: Atak, Pertek gibi idaresinde yerel örf ve adetlerin daha fazla göz önünde bulundurulduğu sancaklar.

Yerel Beylerin Yönetiminde Olan Sancaklar: Eğil, Palo gibi yönetimi babadan oğla geçen yerel beylerin kontrolünde olan sancaklar.''

KARMAŞIK YAPININ NEDENİ

Araştırmada, bu karmaşık yapının, bölgenin farklı etnik ve dini gruplara ev sahipliği yapması ve uzun süre farklı devletlerin egemenliğinde kalmış olması gibi nedenlerle ortaya çıktığı anlatıldı.

Osmanlıların, bölgeyi fethettikten sonra yerel yönetim yapılarını tamamen ortadan kaldırmak yerine, onları kendi sistemine entegre etmeye çalıştıkları ifade edilerek, şöyle deniliyor:

''Zaman içerisinde Diyarbakır Eyaleti'nin sınırları ve idari yapısı bazı değişikliklere uğramıştır. 16. yüzyılda Musul, Ane gibi önemli şehirler de eyaletin sınırları içerisine dahil olmuştur. Ancak 19. yüzyıla gelindiğinde eyaletin genel yapısı büyük ölçüde değişmeden kalmıştır.''

Kaynak: Prof. Kenan Haspolat