Diyarbakır salnamelerinde yer alan bilgilere göre, Diyarbakır, yüzyıllar boyunca ''Gül Şehri'' olarak anılmış ve bu unvanı tarih boyunca haklı çıkarmıştır. 

Arkeolojik bulgular, Diyarbakır'da gül yetiştiriciliğinin 4600 yıl öncesine, Akad İmparatorluğu dönemine kadar uzandığını gösterdiği belirtilerek, tarihi kayıtlarda, Diyarbakır'ın gül bahçeleriyle dolu olduğu, gül yağının önemli bir ticaret ürünü olduğu ve hatta padişahlar tarafından ödüllendirildiği anlatılmaktadır.

Kaynaklarda, Osmanlı döneminin, Diyarbakır gülcülüğünün altın çağı olduğu ve Matrakçı Nasuh gibi ünlü sanatçıların, şehir manzaralarında Diyarbakır'ı gül bahçeleriyle bezediklerini ifade edilerek, Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde de Diyarbakır'ın gül ve menekşe bahçelerinin nefis kokularıyla dolduğunu anlattığı kaydediliyor.

24 ÇEŞİT GÜL YETİŞTİRİLİYORDU

''Diyarbakır'da yetişen gül çeşitleri oldukça zengindir'' denilen tarihi kayıtlarda, 24 çeşit gülün kentte yetiştirildiği bildiriliyor.

Yediveren, Muhammedi, Yüz Yaprak, Nesrin, Sarmaşık, Sultan viktorya gibi birçok gül çeşidinin, şehrin eşsiz ikliminde yetiştirildiği  belirtilerek, bu güllerden elde edilen gül yağlarının, hem yerel halk tarafından hem de hac yolcuları tarafından rağbet gördüğü anlatılıyor.

Diyarbakır'ın geleneksel gül bahçelerinin yok olduğu, ancak son yıllarda, şehrin tarihi mirasını yaşatmak ve ekonomik potansiyelini artırmak amacıyla gül yetiştiriciliğinin yeniden canlandırılmaya çalışıldığı ifade edilerek, Diyarbakır'ın gül kültürü, sadece bir tarım faaliyeti değil, aynı zamanda şehrin kimliğini ve tarihini yansıtan önemli bir kültürel miras olduğu bildiriliyor.

GÜL FESTİVALLERİ

Diyarbakır'ın gülcülüğünün yeniden canlanmasıyla birlikte, şehrin hem turizm açısından hem de ekonomik olarak önemli kazanımlar elde edeceği belirtilerek, ''Gül festivalleri, atölyeler ve sergiler düzenlenerek, hem yerel halkın hem de turistlerin ilgisini çekebilir. Ayrıca, elde edilen gül ürünleri, kozmetik ve gıda sektöründe kullanılabileceği gibi, hediyelik eşya olarak da satılabilir'' deniliyor.

Diyarbakır'ın gül kültürünün, sadece şehrin değil, aynı zamanda Türkiye'nin de kültürel zenginliğine önemli bir katkı sağlayacağı; bu nedenle Diyarbakır'ın gülcülüğünün desteklenmesi gerektiği ifade ediliyor.

Kaynak: Prof. Kenan Haspolat