İRFAN GÖZEN

Yaşamın 9 bin yıldır kesintiye uğramadan devam ettiği ve 5 bin 500 metre uzunluğundaki surların başlangıç noktası olan İçkale, yıllardır gizemli türbelere ev sahipliği yapıyor.

Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından korunmakta olan türbe ile ilgili çeşitli rivayetler yer alıyor. 

Diyarbakır’ın tarihi surlarının üzerinde, Dicle Nehri’ne hakim bir tepede bulunan ve kimliğine dair yıllardır süren tartışmaların odağı olan türbe, bir kez daha gündemde. Bu gizemli yapı, yüzyıllardır hem tarihçileri hem de yerli halkı kendine çekiyor.

KİME AİT OLDUĞU NETLİK KAZANMADI

İçkale’nin kuzeydoğu köşesine yakın bir konumda yer alan türbenin, XI. yüzyılda yaşamış Mervânî emiri Nâsırüddevle Mansûr ve eşi Sittünnâs’a ait olduğu düşünülüyordu. Ancak son yüzyılda ortaya atılan Arap-İnci veya Bacı-Kardeş efsanesi, bu türbenin etrafındaki sis perdesini daha da kalınlaştırdı. 

Efsaneye göre, birbirine âşık olan Arap ve İnci adlı iki genç, aşklarından vazgeçmeye zorlanmış ve hayatları boyunca birbirine sadık kalarak yan yana gömülmüşler.

Hatta XIX. yüzyılın sonlarına doğru yapılan bazı kayıtlarda, bu türbelerde yatan kişilerin iki evliya olduğu ve hatta Hz. İsa’nın havarilerinden olabileceği iddia edildi. Bu iddialar, türbenin etrafındaki gizemi daha da artırarak, hem yerli halk arasında hem de araştırmacılar arasında büyük bir merak uyandırıyor.

Yıllarca süren araştırmalara rağmen, türbelerin gerçek sahipleri ve buraya defnedilme nedenleri hala tam olarak bilinmiyor. Bu durum, İçkale'deki bu türbeyi Diyarbakır’ın en büyük gizemlerinden biri haline getiriyor. 

Peki, bu asırlık yapıların sırrı ne zaman çözülecek? Bu soru, hem tarihçileri hem de meraklıları heyecanlandırmaya devam ediyor.
 

Editör: Ayşegül Yaşar