Nazmi Kahraman / Özel Haber
Günümüzde işsizliğin ve yoksulluğun yaşandığı Diyarbakır'ın 1930'lu yıllarda Türkiye'nin 3. sanayi kenti olduğunu biliyor musunuz?
Diyarbekir'de (1937 yılında Diyarbakır oldu) 1927 yılında sanayi sayımı yapıldı. Sayımda, Diyarbekir’in 772 sanayi işletmesi olduğu belirlendi. 772 işletmenin 199’u dokuma, 133’ü maden ve makine imalatında faaliyet yürütüyordu.
İPEK DOKUMACILIĞINDA 2. SIRADAYDI
Teknolojik ve işgücü kapasitesi açısından Diyarbekir o tarihlerde dokumacılıkta, özellikle de ipekli dokumada önemli bir merkezdi. Yapılan sanayi sayımına göre, ipekli dokumada Diyarbekir, İstanbul’dan sonra Türkiye’de ikinci önemli merkezi durumundaydı. Günümüzün çok önemli bir dokuma merkezi olan Bursa o günlerde 48 işletmesi ile Diyarbekir’den sonra ancak üçüncü sırada yer alabilmişti.
Türkiye genelinde, 50 ve üzerinde işçi çalıştıran 13 inşaat işletmesinin 4'ü, 124 kağıt ve karton üreten kuruluşun da bir tanesi Diyarbekir’de bulunuyordu.
Kimya Sanayinde de dört ve üzeri işçi çalıştıran beş işyeri ile Diyarbekir ve Erzurum Türkiye’de 6. sırada yer alıyor. Ve yine aynı tarih olan 1927 senesinde Diyarbekir sanayi alanında 3.276 insanı kişi istihdam ediyordu. 1927 yılı için istihdam kapasitesi açısından yapılan bir değerlendirmede Diyarbekir 67 işletmeye sahip olarak İstanbul ve Bursa’dan sonra 3. il durumundaydı.
KENTTE 30'A YAKIN HAN BULUNUYORDU
Diyarbakır'da o tarihlerde 30'a yakın han bulunuyordu. Ekonomiye canlılık katan Hasan Paşa Hanı, Deliller Hanı, İpekoğulları Hanı, Çifte Han, Yeni Han, Borsa Hanı ve Demirciler Hanı'nın yanı sıra ipek, buz, tuğla, kiremit ve çeltik fabrikaları da ekonomi çarklarının dönmesinde yer tutuyordu.
CUMHURİYET DÖNEMİNMDEKİ EKONOMİ MEKANLARI
Merhum gazeteci-yazar Mehmet Mercan'ın Diyarbakır Hafızası'nda yer alan anlatımında, Balıkçılarbaşı postanesi binasının bir süre Borsa olarak kullanıldığını belirterek, şunları kaydetmişti:
''Ben de büyüklerimizden duymuştum.1940'lı yıllarda postane binasının bitişiğindeki geniş avlulu eski Diyarbekir evinde Ticaret ve Sanayi Odası binası vardı. Hatta Sümerbank Mağazası da karşısındaydı. Sonradan bu mağaza büyük ve modern bir kundura mağazası oldu. Bitişiğindeki duvara sinema afişlerinin asıldığı tahta panolar vardı. Diyarbakır'ın tanınmış bazı çiftçi, tüccarların büroları da bu sokaktaydı. Diyarbekir'in tanınmış tüccarları Nedim-Edip Pirinççioğlu kardeşlerin büroları postanenin karşısında iki katlı bir binadaydı. Üst kata dar bir tahta merdivenle çıkılıyordu.
Çeltik tüccarları Mehmet ve Ahmet Arcak kardeşlerin büroları da yine postanenin karşısındaki küçe çıxmaz'da (çıkmaz sokak) idi.
'DİYARBEKİR TİCARET MERKEZİ HAREKETLİYDİ'
İpekçi dükkanları ile puşucu dükkanları, iplik ve puşu boyahaneleri de Balıkçılarbaşı çevresindeydi. Yalnız burayı Eski Yoğurt Pazarının arkasında ve Mirza Hamamı karşısındaki eski Borsa Hanı ile karıştırmamak lazım. Bu handa daha çok yağ-yün ve mazı satışları ve depolamaları yapılırdı. Geniş avlusunda kurulan büyük ocaklarda ve büyük kazanlarda yağlar eritilir, tenekelere doldurulup Anadolu'nun çeşitli yerlerine sevk edilirdi; Yün, kitre ve mazı depolamaları ve balyalamaları da burada yapılırdı.
Yeri gelmişken bir hususu daha belirtmek isterim; Diyarbekir'in geçmişte çok hareketli bir ticaret merkezi olduğunu biliyoruz. Kuyumculuk ve altın ticareti daha çok Hasan Paşa Hanı çevresindeki kapalı çarşıda yapılırdı. Çini atölyeleri Kurşunlu Cami ile İçkale arasındaki bölgedeydi. Diyarbekirin asıl İpekçiler Hanı ise, Urfa Kapının iç tarafındaydı.''