Diyarbakır'ın kalbinde, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan köklü bir eğitim çınarı vardı: Diyarbekir Mülki İdadi Mektebi. Nam-ı diğer, Ziya Gökalp Lisesi. Ancak bu okulun hikayesi, sıradan bir eğitim kurumunun çok ötesinde. Savaşın gölgesi düştüğünde, öğrencilerini cepheye göndererek kapanan, küllerinden yeniden doğan bir efsane.
OSMANLI'DAN CUMHURİYET'E BİR EĞİTİM MİRASI
Tarihi kaynaklara göre, 1889'da Vali Hacı Hasan Refik Bey'in temellerini attığı okul, 1891'de Diyarbekir İdadisi adıyla kapılarını açtı. İlk yıllarda gündüzlü eğitim veren okul, zamanla yatılı hale gelerek bölgenin eğitimine yön verdi. II. Meşrutiyet'in ardından adı Diyarbekir Sultanisi olarak değişen okul, 1913-1915 yılları arasında altın çağını yaşadı.
SAVAŞIN GÖLGESİNDE BİR KAPANIŞ
Okulun kaderi I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle birlikte, değişti. Öğrenciler cepheye çağrıldı, lisenin ikinci devresi kapandı. Okul, sadece ortaokul düzeyinde eğitim vermeye devam etti. Bu durum, Diyarbakır için büyük bir kayıp olarak görüldü.
CUMHURİYET'LE YENİDEN DOĞDU
Savaşın ardından Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte, 1923'te okul adının ''Diyarbekir Lisesi'' olarak değiştirildiği belirtilerek, ancak lise bölümünün 1932 yılıma kadar kapalı kaldığı kaydediliyor.
Okulun, Başbakan İsmet İnönü'nün Diyarbakır ziyaretinde, Diyarbakır Halkevi Başkanı Tahsin Cahit Bey'in girişimleriyle yeniden lise olarak açıldığı anlatılıyor.
ZİYA GÖKALP LİSESİ EFSANESİ
Diyarbekir Lisesi'nin, 1948-1949'da yeni binasına taşınması ve 1953'te Ziya Gökalp'in adını alarak bugünkü kimliğine kavuştuğu belirtilerek, ''Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan bu köklü kurum, binlerce öğrenci yetiştirerek Diyarbakır'ın eğitim tarihine adını altın harflerle yazdırdı'' deniliyor.
Ziya Gökalp Lisesi, bugün hala hem tarihi mirası hem de eğitimdeki öncü rolü ile varlığını sürdürüyor. Savaşın ortasında kapanan, ancak küllerinden yeniden doğan bu efsanevi okul, Diyarbakır'ın gurur kaynağı olmaya devam ediyor.