Diyarbakır'ın bir zamanlar dillere destan olan tarihi köşklerden sadece 5'i günümüze kadar gelebildi.

Diyarbakır'da yaz gecelerinin buluşma noktasıydı Diyarbakır'da yaz gecelerinin buluşma noktasıydı

Günümüzden yaklaşık 2 asır önce Diyarbakır mimarisine özgü bazalt taşlardan yapılı görkemli köşklerin çoğu zamana yenik düştü.

Kuşdi̇,Li̇ Köşkü

Kuşdili Köşkü

Dicle Nehri kenarında, çok çeşitli ağaç ve yabani menekşelerle donanmış bahçeler içerisinde yer alan 30 köşkten 9'u günümüze kadar geldi. Ancak, bunlardan da sadece 5'i kullanılabilir durumda olurken, diğer dördünün de bir kalıntıları kalmış durumda. köşkler daha çok yaz aylarında kullanılırdı. 

Diyarbakır evlerdeki içe dönük planın tersine, dışarıya açılan bir mimariye sahip olan köşkler, Sur dışında yer alan ve Diyarbakır’ın sivil mimari örneklerinden birini oluşturan yöresel yapılar.

BAĞ KÖŞLERİ VE BAĞ BOZUMU

A Ğ U L U D E R E

Ağulu Dere Köşkü

Birçoğu yıkılmasına rağmen geri kalanı günümüze kadar varlığını sürdürmüş olan köşklerin yanı sıra Sur dışında yer alan ve geçmişte şehri çevreleyen üzüm bağları içinde (Bağlar ilçesi adını buradan alıyor) konumlanmış yapılar.

Erdebil Köşkü

Erdebil Köşkü

Bağ köşkleri de Diyarbakır insanının yaz aylarını geçirdiği yerlerdi. Kış yaklaştığında ise bütün eşyalarını, mobilyalarını toplar, şehirdeki evlerine dönerlerdi. Bağ bozumunda daha çok bağ sahiplerinin kullandıkları bu köşkler, genellikle iki katlı, bazalt taş örgülü, bol pencereli olarak inşa edilmiş yapılardan oluşuyordu.

BEŞİ AYAKTA KALABİLDİ

Diyarbakırlı araştırmacı ve tezkere yazarı Ali Emîrî (1857, Diyarbakır - 23 Ocak 1924, İstanbul) kentteki köşkleri şöyle sıralamaktadır:

Gazi̇ Köşkü

Gazi Köşkü

''Hâmî Köşkü, Bekir Paşa Köşkü, Erdebîl Köşkü, Pamuklu Köşkü, Sem‘an Oğulları Köşkü, Hacı Ağa Köşkü, Seyran Köşkü, Hacı Hamza Köşkü, Hamalı Köşkü.''

Pamuk Köşkü

Pamuk Köşkü

Günümüze kadar sadece Sem'an Oğulları (Gazi Köşkü), Erdebil (Ber Deri Pir) Köşkü, Kuşdili Köşkü, Pamuk Köşkü ve Ağulu Dere Köşkü ayakta kalabildi. Anıtsal değeri olan birçok köşk de ya kısmen ya da tamamen tahrip edildi veya yok oldu.

KAYNAK: Diyarbakır Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Kenan Haspolat

Editör: EYYUP KAÇAR